Karşıyaka Lisesi ve Asım Ligi'nin, Kaf Sin Kaf'ın altyapısını oluşturduğu ve futbolcu üretim merkezi olarak görevini en üst düzeyde yerine getirdiği yıllar... Düzenli olarak yapılan ve yeni yeteneklerin ortaya çıkmasında büyük katkısı olan Asım Ligi'nin 1951 yılı karşılamalarında henüz 16 yaşındaki bir çocuk "Yıldız" olarak parlar. Adı; Özcan. Güçlü, yetenekli ve top cambazı. Futbolun en zor alanı sol forvette harikalar yaratan Özcan yöneticiler tarafından hemen Karşıyaka'ya alınır.
* * *
KSK tarihinin en güzel yıllarında, akranları misket oynarken, yeşil kırmızılı formayla destan yazan çocuk, Karşıyaka tarihinin en güzel günlerinin delikanlılarındandır artık. 1952 yılı çocuk Özcan'ın yıldızının parlayacağı andır. Altınordu ile yapılacak özel maçı tribünden izleyecektir Özcan. Takımının ünlü ve efsane sol açığı Suat Gürbüzer yöneticilerle kavga ettiği için o gün gelmemiştir. Ve tribünden çağrılan Özcan giyer 11 numaralı formayı. İzmir'in Türkiye boyutlarındaki efsane golcüsü Sait Altınordu'lu Altınordu karşısında 2-0 galip gelir Karşıyaka.
Futbolculuğu kadar çelebi yanıyla da ünlü Sait Altınordu'nun maç bitiminde takım arkadaşlarına, hakaret amacıyla olmasa bile hiddetten söylediği şu sözler yankılanır soyunma odasında... "Bir piç kurusuna yenildik." Sait Altınordu'nun bacak kadar bir çocuğa yenildik demek istediği bu söz gollerin ikisinde de imzası olan ve muhteşem bir oyun sergileyen Özcan içindir.
Fenerbahçe ile oynayacaktır bu kez Karşıyaka. Müjdat'ın kaptanlığında çıkar sahaya Fenerbahçe. Elinde bir buket çiçekle bir çocuk gelir. Dönemin ünlü hakemleri Hakkı Gürüz ve Ali Barçın'ın yanında Müjdat, Karşıyaka'nın maskotu olarak biraz büyük Hakkı Gürüz ve Ali Barçın'ın yanında Müjdat, "Karşıyaka'nın maskotu olarak biraz büyük değil misin" der çiçeği veren çocuğa.
Oysa "O gerçek", Karşıyaka'nın jesti ile sahaya "Kaptan" olarak çıkarılan Özcan'dır. Ve Özcan'ın çocuk olmadığını sahada motor gibi çalışan bir futbol devi olduğunu görecektir Kaptan Müjdat ve Fenerbahçe.
1952-53 sezonunda yeşil kırmızılıların ikinci olmasında büyük pay Moto Özcan'ıdır. Artık İstanbul futbol dükalığı da farkına varmıştır bu müthiş çocuğun. Uzun görüşmelerden sonra Sadri Usuoğlu'nun zamanında Karşıyaka'dan koparılır. Beşiktaş'a transfer edilir Moto Özcan.
Sadece Beşiktaşlıların değil İstanbulluların da taptığı bir futbolcu olan Özcan, bir iki maç oynamasının ardından o zamanki deyimiyle "Muhtelit"e seçilir. İstanbul karmasının da gözdesidir artık Özcan, ama İstanbul bu. Çekemezler Özcan'ın yükselişini. Topsuz bırakırlar O'nu sahada. Top vermez arkadaş bildikleri. Futbol da topsuz oynanmaz ya. Karşıyaka'nın gül denizini özler, yağmurlarını dinler, İstanbul'un hüzünlü sokaklarında Özcan. İçindeki hırs ihmal ettiği okulunu hatırlatır kendini derslere verir ve iki yıl sonra Yeni Koleji bitirerek İzmir'ine Karşıyaka'sına lise diploması ve bonservisi ile döner.
Büyük basketbolcumuz Ayhan Öngen'in kardeşi, Alaybeyimin delikanlısı Moto Özcan'ı ben her gördüğümde Karşıyakalı gülümsemelerinden Kaf Kaf sevdasını yaşarım.
Moto Özcan'ı toprağa verdik. Nur içinde yatsın.
küpe
Sempati, kalbin aşktan sonra gelen en mukaddes duygusudur.
Edmund Burke
fıkra
İki deli
Bir gazeteci akıl hastalıkları kliniğini geziyordu. Koğuşların birinde, ötekilerden farklı bir hasta ile karşılaştı.
"Adınız neydi?" diye sordu.
Hasta düşünmeden cevap verdi:
"Napolyon Bonapart..."
Gazeteci "Yaaa... Peki Napolyon olduğunuzu nasıl anladınız?"
"Bunu bana Allah söyledi."
Bu esnada yanındaki yatakta uzanmış olan hasta hemen söze karıştı:
"Vallahi yalan söylüyor. Ben hiçbir şey demedim."
geçmişten
Niçin?
Ünlü piyanist Arthur Rubistein başarı ile sona eren konserlerinden birinde küçük bir kızın hatıra defterini imzalamakta tereddüde düşmüştü. Sebep olarak ellerinin çok yorulduğunu ileri sürdü. Bunu duyan küçük kız hemen cevap verdi.
"Ellerinizin ne kadar yorulmuş olduğunu biliyorum ama, benimkiler de en az sizinkiler kadar yorgun..."
"Niçin kızım?"
laflama
* Sen mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin? Ya şimdi kim uğraşacak. Dijital fotoğraf makinesiyle şipşak çeksek olmaz mı hacım?
* Ben sevdim eller aldı diye üzülürdüm. Şimdi; ellerin aldığı hatunu görüyorum da Allah'ın sevgili kuluymuşum. İyi yırtmışım zamanında diye şükrediyorum halime!
* Söz uçar yazı kalır... Köz uçar izi kalır!
* Savaşmayın sevişin. Hatta mümkünse en az 3 çocuk yapın!
* Kupkuru umutlar besleyip durmak "YARIN TOKLUĞUNA" yaşamaktır!
* Telgrafın tellerine artık kuşlar konmuyor. Ara ki bulasın , telgraf tellerini. Baz istasyonları yetmiyor mu, kuşların anasına mı küfrediyor sanki ?
İbrahim Ormancı'dan