Burhan Özfatura'nın o yıllardaki adıyla Mülkiye'yi bitirip devlet çarkının içine girmesi yarım asrı buldu.
Özfatura bu süreyi şöyle dile getiriyor:
"Cenabı Hak, değişik görevlerde çalışmayı hesap uzmanı, üniversite öğretim görevlisi, defterdarlık, Başbakanlık müşavirliği, belediye başkanlığı, mali danışmanlık, köşe yazarlığı ve rahmetli Özal ile 1975'li yıllardan itibaren birlikte olmayı, 24 Ocak ve 12 Eylül 1983 reformlarında yer almayı nasip etti."
***
Ülkemizde birçok reform, artısı, eksisiyle yapıldı. Ortaya çıkan tabloyu Özfatura şöyle değerlendiriyor:
"Ancak, nedense eğitim konusu bir türlü düzene sokulmadı. Devamlı, bitip tükenmeyen değişiklikler gerçekleştirildi. ANAP dönemi dahil, her bakan kendine göre bir yol tutturdu. Neticede eğitim sistemi yaz-boz tahtasına döndürüldü. Ortaya kalitesiz ve başarısız bir tablo çıktı."
***
"Bitmez tükenmez reformlar hala devam ediyor. AK Parti dönemi de aynı ANAP dönemi gibi, her yeni bakandan yön değiştirdi. Çocuklar serseme döndü. Hiçbir değeri olmayan diplomalar ile mutsuz ve işsiz gençler üretildi. Şimdi öğreniyoruz. 568 bin evladımız liseye giremiyor. Açıkta... Peki çözüm? Bilen yok."
Özfatura'yı dinlemeye devam...
"Bazı yetkililer bu çocukların İmam Hatip'lere gitmesini söylüyor. Peki sonra ne olacak? Çok şükür kendimi bildim bileli inançı olmaya ve hayat düzenimi buna göre tanzim etmeye çalışırım. Kimse İmam Hatip'lere karşı olacağımı iddia edemez. Ancak bu işin tadı kaçmadı mı?.. Bu iş çok abartılmadı mı?.. Normal okullarda doğru dürüst din eğitimi verilemiyor. Herkes İmam Hatip'lere yönlendiriliyor. Peki, bu okullardaki eğitimin kaliteli olduğunu iddia edebilir miyiz? Ve, neticede meslek sahibi olunmakta mıdır?.."
Özfatura'ya bir daha sorduk, "Peki çare ne?.."
Cevap:
"Aslında İmam Hatipler gerçek bir meslek lisesine dönüştürülmeli. Ülkenin ihtiyacı olan ara elemanlar yetiştirebilir. İnşaat, sağlık, tekstil, konfeksiyon ve hizmet sektörleri kalifiye eleman bulamamamaktan şikayetçi... Yurt içinde ve dışında inanılmaz boyutlarda bilgisayar yazılımcısına ihtiyaç var. Engellilere hizmet verecek elemanlar, yok denecek düzeyde."
bir kitap
Bir delinin denemeleri
Delinin karşıtı nedir?
Cevap: Akıllı...
Bu yanlıştır. Deli olmayan herkes akıllı mıdır? Delinin karşıtı normal olandır. Akıllı değil... Delilik bir uçtaysa, akıllılık da öbür uçtadır.
Ortada normal olan vardır. Peki bu uçnoktalarının uçlarında açıklık var mıdır?
Vardır, bu da paradoks yaratır. Delilik uç noktasını geçersek, delinin üstünde delirmiş birinden bahsediyorum, Bitkiden farkı kalmaz. Akıllılık uç noktasını geçen birinin delilik kapsamına girmesi de enteresandır.
Tüm bireylerin kendine sorması gereken iki soru vardır. Ben neyim?.. Ben kimim?...
Objektif bir gözle bakıp, empati kuruyorum ve sonuç olarak diyorum ki; Antik Yunan'da yaşamış olsaydım, kafadan filozof olurdum. Şimdi ise deli diyorlar.
* * *
Tarkan Osoy, genç bir yazar. Kitabı için şöyle diyor:
"Herkesin her şey olduğu günümüz Türkiye'sinde normal olmayı bırakın deli olmak bile zorken kriterlerini belirttiğim bir delinin ağzından denemeler yazmak çok keyifli bir süreçti."
Bu kitap için daha çooook şeyler yazardım.
İyisi mi, siz bu kitabı bulun ve okuyun.
* * *
Ayra Yayıncılık
Tel: 0532 223 71 31
küpe
Aşklar, ovaları kaplamış olan muazzam ordulara benzer. Daha dün, bütün ihtişamı ile orada iken, bugün ararız, yerinde yeller eser.
Montherlant
günün fıkrası
Kısasa kısas
Temel ile Dursun her gün mendirekte balık tuturlarmış.
Bir gün Dursun, "Ula Temel. Haçan böyle paluk tutarken, pen senin eve sizsam, senin Fadimeyle aşna-fişne edup, hamile bıraksam, penden çocuğu olsa... Senle pen ne oluruz?" diye sormuş.
Temel sakin yanıtlamış:
"Ödeşurduk..."
laflama
* O mahur beste çalar... Müjgan'la ben. Aaaa çok ayıp!
* Artık yarası olan değil anca parası olan gocunuyor bu devirde!
* Savaşmayalım sevişelim . Böylece en az 3 çocuk garanti hani!
* Yani hangi doktorumuzun aklına gelecek de Dünyada ve Türkiye'de ilk insaf naklini yapacak yahu!
* Atın bile ölümü arpadan olmuyor, maganda kurşunundan oluyor bu ülkede be!
* Cep delik, cepken delik. Azıcık koltuk çıksana dedelik!
* Konuşmasını bilmeyen insanlar olduk çıktık vesselam. Ne zaman konuşmaya başlasak, hakaretler, küfürler, belden aşağı vurmalar, "kokuşmaya" başlıyoruz hemen!
İbrahim Ormancı'dan