Giriş Tarihi: 16 Kasım 2013, 20:10
O'nu 1987 yılında kaybettik. Asıl adı Mahmut Baler...
Türkiye O'nu birbirinden nefis fıkralarıyla, anlatım biçimiyle tanıdı ve adını da Bal Mahmut koydu.
Şimdi size, bir Bal Mahmut fıkrası...
* * *
Padişahlık zamanında Beşiktaş'ta oturan bir aile varmış.
Fakir bir aile.
Adamın karısı kocasının başının etini günlerce yermiş:
"Dolmabahçe şunun şurasında. Padişahla komşu sayılırız. Bir ihsan kopartamadın. Sen ne beceriksiz adamsın. Bir ihsan koparsan, belimizi doğrulturduk."
Adam karısına:
"Hanım" demiş ve eklemiş:
"Padişaha nasıl varayım?"
Karısı:
"İstersen bir bahane bulursun elbet!"
Bu tartışma sürüp gitmiş, adamın canına da tak demiş. Bahçedeki ağaçtan kayısı toplamış, sepete doldurmuş, sarayın kapısına gitmiş. Bakmış kapıda bir sürü adam bekleşiyor.
Meğer onlar protesto için gelenlermiş. O da bilmeden onların arasına karışmış. Bir süre sonra atlılar gelmiş. Bunları Yedikule zindanlarına atmışlar. Arayan soran yok. Dört yıl sonra Padişah zindanı teftişe çıkmış. Herkese tek tek:
"Niçin zindana düştün" diye sormuş.
Sıra Beşiktaşlıya gelmiş.
"Sen neden yatarsın?" diye sormuş kendisine:
"Ben kayısı maddesinden yatıyorum."
Padişah, sormuş kendisine:
"Kayısı maddesi nedir?" diye...
Adam başından geçenleri anlatmış.
Padişah üzülmüş.
"Zaman-ı adaletimde oluşan bir hatayı adli olmuş. Dile benden ne dilersen. Seni serbest bırakıyorum" deyince, kayısı maddesinden yatan adam, bir balta, bir Kur'an bir de 1001 akçe istemiş.
Padişah:
"Çok az değil mi?"demiş.
Adam devam etmiş:
"1001 akçe ile mihri mücelleni ve mihr-i muacelini (nikahlanırken vaat ettiğim paranın tümünü) verip karıyı boşayacağım. Kur'anı Kerim'e el basıp, bir daha kadın sözü dinlemeyeceğime yemin edeceğim. Baltayla da kayısı ağacını keseceğim."
bir fıkra daha
Adamın biri Kayseriliye alay edercesine sormuş:
"Yahu sizin orada eşek etinden pastırma yapıyorlarmış, bu doğru mu?"
Kayserili devam etmiş:
"Sen Kayseri'ye gidecekmisin?"
Adam:
"Evet bir iş seyahati için gitmeyi düsünüyorum."
Kayserili gayet sakin:
"O halde korkma, sana dokunmazlar."
pazar gırgırı
Sevmek üstüne
Beyaz karayı, sinek yarayı
Zengin parayı sever.
Yemek tuzu, rakı buzu,
Maymun muzu sever
*
Ördek kazı, güzel nazı
Aşık sazı sever
Kuş darıyı, çiçek arıyı
Erkek karıyı sever
*
Ana çocuğu, çoban gocuğu
Yumurta sucuğu sever
Ocak közü, kirpik gözü
Ozan sözü sever
*
Garip sılayı,yiğit halayı,
Tencere kalayı sever
Davul zurnayı, avcı turnayı
Deve hurmayı sever
*
Alın kelini, cömert elini
Cimri dilini sever.
Çöl yağmuru, çizme çamuru,
Oklava hamuru sever.
*
Tembel yatmayı, geveze atmayı,
Pazarcı sakmayı sever
Şişe tıpayı, şarap kupayı,
Eşek sopayı sever.
*
Ebe bebeği, kahve dibeği,
Çengi göbeği sever.
Memur masayı, ermiş asayı,
Hakim yasayı sever.
*
Haylaz döveni, dalkavuk öveni,
Hergele seveni sever.
Sarhoş dostunu, ayı postunu,
Yaşlı bastonu sever.
*
Hatip lafı, suçlu affı,
Açıkgöz safı sever
Mektup pulu, zampara dulu
Tanrı kulu sever.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.