Adnan Menderes'e düşmanlık neden?
İnternette son iki yıldır, TRT'den atılan bir hanımın kaleme aldığı yazıyı "kopyala-yapıştır" yöntemiyle yaymaya çalışan bir kesim, yoğun olarak Adnan Menderes düşmanlığı sergiliyor.
Hanım yazarın kuyruğuna vaktiyle çok sert biçimde basılmış olacak ki, yazısı Menderes düşmanlığı ile sınırlı değil, iş demokrasiye kadar uzanıyor. Demokrasinin, Menderes ve arkadaşlarının çabalarıyla hayat bulması, sonraki süreçte onu o kadar rahatsız etmiş ki, ağzına geleni söylüyor.
Diğerleri de mal bulmuş mağribi gibi, yazıyı alıp eşe dosta postalıyor.
Ne yapmış onlara göre Menderes?
NATO'ya girmiş, bunun için Kore'ye asker göndermiş.
Ne yapmış Menderes?
Türkçe ezanı Arapça'ya çevirtmiş.
Ne yapmış Menderes?
Tahkikat Komisyonu kurdurmuş?
Sovyetler'e değil, Amerika'ya dönmüş yüzünü.
Sovyet emperyalizmini merak edenler, Polonya, Romanya, Bulgaristan, Çekoslovakya ve Macaristan'ın yakın tarihine bir göz atabilirler.
* * *
Ne yapmış Menderes?
Bir başka kadına aşık olmuş. Güya ondan çocuğu dünyaya gelmiş.
Şimdi nerede bu çocuk?
Düşmanlık, öylesine kör etmiş ki onları, Menderes baştan aşağı tu kaka bir politikacı, bir lider.
Türkiye'de oy potansiyelini hep yüzde 50 dolayında korumayı başarmış bir insana haksızlık etmeyi marifet sayanlar, Menderes'in şu yaptıklarını neden görmezden gelirler:
1950'den önce seçimler açık oy gizli tasnif yöntemiyle yapılırdı. Bu şu demek. Seçmen, oyunu CHP'li sandık görevlilerinin önünde kullanırdı. Yani CHP'ye oy vermesi mecburdu.
Sonra sandık, gizli bir yere götürülür, sözüm ona oylar sayılırdı. Demokrasiden nasibini almamış, zavallı bir uygulamaydı bu.
İşte Menderes buna son verdi.
* * *
Seçimlerin gizli oy, açık tasnif yoluyla yapılmasını sağladı.
NATO'ya girdi, bunun bedelini Kore'ye asker göndererek ödedi. Bunu yapmasaydı, ülkeyi Sovyetler Birliği'nin kucağına atmış olacaktı. Türkiye, az önce saydığım ülkeler gibi komünizmle yönetilecekti. Yani demokrasiden eser olmayan bir rejim, bu ülkede egemen olacaktı.
Menderes, işçi sendikalarını kurdurdu, sosyal güvenlik kurumlarını oluşturdu. Grev, lokavt ve benzeri Batı uygulamalarını ülkeye getirdi. Aydın bir insan profili yarattı.
Atatürk'ün CHP döneminde kaldırılan resmini Türk parasına geri getirdi. Atatürk'e en çok o sahip çıktı, Anıtkabir'i o yaptırdı. CHP'li dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'nın gayretleriyle oluşan milli bayramların en parlak biçimde kutlanması konusunda özel yasa çıkartırdı.
* * *
Söylendiği gibi Köy Enstitüleri'ni o kapatmadı. Köy Enstitüleri, 1948 yılında zaten CHP iktidarınca kapatılmıştı. O, sanat okullarını kurarak alternatif üretti.
Tahkikat Komisyonu, Vatan Cephesi gibi kusurları, demokrasimizin yeni hazmedilmesiyle ilgili konulardı. Ama her ikisi de onu ipe götürmek için gerekçe sayılamazdı.
* * *
Menderes düşmanlığı, Amerikan düşmanlığı ekseninde geliştirenler, aslında taktik hatası yapıyor. Biz güçlü bir ekonomik yapıya sahip olmadıkça çevremizde hep emperyalist güçler olacaktır. Global dünyanın gereği bu.
Menderes, Amerika'ya yakından tanımış, rotasını Sovyetler Birliği'ne döndürmek zorunda kalmıştı. Belki de bu, onun sonunu hazırladı. Bilinemez.
1946 seçimlerine damgasını vuran Dörtlü Takrir'le başlayan yoğun bir mücadele sonucunda Türkiye demokrasi ile tanışmış oldu. O ve arkadaşları olmasaydı Türkiye, dünyanın pek çok ülkesi gibi tek parti rejimine razı olacaktı. Bugünü yaşarken duyduğumuz rahatsızlık, bir yaşam biçimimize dönecekti.
Adnan Menderes, muhafazakar Atatürkçü olarak Türk milletine çok yakışan bir model oluşturmuştu. Onu gözü kara eleştirenler, kötüleyenler, düşmanlık sergileyenler, yakın tarihimizi biraz daha okumalıdırlar.
Kuyruk acılarına dayanan düşmanlıklar, asla işe yaramaz.
küpe
Küçük borç, verdiğin adamı senin borçlun yapar, büyük borç ise düşmanın.
Seneca
günün fıkrası
Sevgili ve koca
Amerika'daki bir askeri kantinde çalışan İngiliz kız, arkadaşı ile karşılaştı.
Ve, arkadaşı sordu:
"Londra'yı bırakıp buralarda işin ne? Bari kazancın iyi mi?"
Kız şöyle cevap verdi:
"Sorma... Umduğumu bulamadım. Çalışmaktan aşka, sevişmekten çalışmaya vakit bulamıyorum. Ama, burada bir şey öğrendiğim zaman bu hayattan kurtulacağım."
Arkadaşı:
"Neymiş o?"
Kız:
"Ne olacak, sevişmek için bir Amerikalı sevgili, geçinmek için de bir Çinli koca bulacağım."
laflama
* "Bir tatlı huzur almaya geldim Kalamış'tan" şarkısını söylemeyi bırak. Boş laflara karnım tok benim. Şu köşedeki pastaneden yarım kilo tatlı kap getir bakayım.
* Eskiden bir kavga aparatı levye idi. Devir değişti şimdi yegane kavga aparatı klavye oldu!
* Çocuklar için babaları bir kanka değildir kesinlikle. Hibe krediler saçan bir bankadır!
* Bayılıyorum baba parasıyla değil de çaba parasıyla okuyanlara ve yaşamını sürdürenlere!
* Evet belki hayatımı yazsam gerçekten roman olur. Ama densizin biri, o romanı okumaya başlayanlara sonunu söyler diye korkuyorum!
İbrahim Ormancı'dan
Hanım yazarın kuyruğuna vaktiyle çok sert biçimde basılmış olacak ki, yazısı Menderes düşmanlığı ile sınırlı değil, iş demokrasiye kadar uzanıyor. Demokrasinin, Menderes ve arkadaşlarının çabalarıyla hayat bulması, sonraki süreçte onu o kadar rahatsız etmiş ki, ağzına geleni söylüyor.
Diğerleri de mal bulmuş mağribi gibi, yazıyı alıp eşe dosta postalıyor.
Ne yapmış onlara göre Menderes?
NATO'ya girmiş, bunun için Kore'ye asker göndermiş.
Ne yapmış Menderes?
Türkçe ezanı Arapça'ya çevirtmiş.
Ne yapmış Menderes?
Tahkikat Komisyonu kurdurmuş?
Sovyetler'e değil, Amerika'ya dönmüş yüzünü.
Sovyet emperyalizmini merak edenler, Polonya, Romanya, Bulgaristan, Çekoslovakya ve Macaristan'ın yakın tarihine bir göz atabilirler.
* * *
Ne yapmış Menderes?
Bir başka kadına aşık olmuş. Güya ondan çocuğu dünyaya gelmiş.
Şimdi nerede bu çocuk?
Düşmanlık, öylesine kör etmiş ki onları, Menderes baştan aşağı tu kaka bir politikacı, bir lider.
Türkiye'de oy potansiyelini hep yüzde 50 dolayında korumayı başarmış bir insana haksızlık etmeyi marifet sayanlar, Menderes'in şu yaptıklarını neden görmezden gelirler:
1950'den önce seçimler açık oy gizli tasnif yöntemiyle yapılırdı. Bu şu demek. Seçmen, oyunu CHP'li sandık görevlilerinin önünde kullanırdı. Yani CHP'ye oy vermesi mecburdu.
Sonra sandık, gizli bir yere götürülür, sözüm ona oylar sayılırdı. Demokrasiden nasibini almamış, zavallı bir uygulamaydı bu.
İşte Menderes buna son verdi.
* * *
Seçimlerin gizli oy, açık tasnif yoluyla yapılmasını sağladı.
NATO'ya girdi, bunun bedelini Kore'ye asker göndererek ödedi. Bunu yapmasaydı, ülkeyi Sovyetler Birliği'nin kucağına atmış olacaktı. Türkiye, az önce saydığım ülkeler gibi komünizmle yönetilecekti. Yani demokrasiden eser olmayan bir rejim, bu ülkede egemen olacaktı.
Menderes, işçi sendikalarını kurdurdu, sosyal güvenlik kurumlarını oluşturdu. Grev, lokavt ve benzeri Batı uygulamalarını ülkeye getirdi. Aydın bir insan profili yarattı.
Atatürk'ün CHP döneminde kaldırılan resmini Türk parasına geri getirdi. Atatürk'e en çok o sahip çıktı, Anıtkabir'i o yaptırdı. CHP'li dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'nın gayretleriyle oluşan milli bayramların en parlak biçimde kutlanması konusunda özel yasa çıkartırdı.
* * *
Söylendiği gibi Köy Enstitüleri'ni o kapatmadı. Köy Enstitüleri, 1948 yılında zaten CHP iktidarınca kapatılmıştı. O, sanat okullarını kurarak alternatif üretti.
Tahkikat Komisyonu, Vatan Cephesi gibi kusurları, demokrasimizin yeni hazmedilmesiyle ilgili konulardı. Ama her ikisi de onu ipe götürmek için gerekçe sayılamazdı.
* * *
Menderes düşmanlığı, Amerikan düşmanlığı ekseninde geliştirenler, aslında taktik hatası yapıyor. Biz güçlü bir ekonomik yapıya sahip olmadıkça çevremizde hep emperyalist güçler olacaktır. Global dünyanın gereği bu.
Menderes, Amerika'ya yakından tanımış, rotasını Sovyetler Birliği'ne döndürmek zorunda kalmıştı. Belki de bu, onun sonunu hazırladı. Bilinemez.
1946 seçimlerine damgasını vuran Dörtlü Takrir'le başlayan yoğun bir mücadele sonucunda Türkiye demokrasi ile tanışmış oldu. O ve arkadaşları olmasaydı Türkiye, dünyanın pek çok ülkesi gibi tek parti rejimine razı olacaktı. Bugünü yaşarken duyduğumuz rahatsızlık, bir yaşam biçimimize dönecekti.
Adnan Menderes, muhafazakar Atatürkçü olarak Türk milletine çok yakışan bir model oluşturmuştu. Onu gözü kara eleştirenler, kötüleyenler, düşmanlık sergileyenler, yakın tarihimizi biraz daha okumalıdırlar.
Kuyruk acılarına dayanan düşmanlıklar, asla işe yaramaz.
küpe
Küçük borç, verdiğin adamı senin borçlun yapar, büyük borç ise düşmanın.
Seneca
günün fıkrası
Sevgili ve koca
Amerika'daki bir askeri kantinde çalışan İngiliz kız, arkadaşı ile karşılaştı.
Ve, arkadaşı sordu:
"Londra'yı bırakıp buralarda işin ne? Bari kazancın iyi mi?"
Kız şöyle cevap verdi:
"Sorma... Umduğumu bulamadım. Çalışmaktan aşka, sevişmekten çalışmaya vakit bulamıyorum. Ama, burada bir şey öğrendiğim zaman bu hayattan kurtulacağım."
Arkadaşı:
"Neymiş o?"
Kız:
"Ne olacak, sevişmek için bir Amerikalı sevgili, geçinmek için de bir Çinli koca bulacağım."
laflama
* "Bir tatlı huzur almaya geldim Kalamış'tan" şarkısını söylemeyi bırak. Boş laflara karnım tok benim. Şu köşedeki pastaneden yarım kilo tatlı kap getir bakayım.
* Eskiden bir kavga aparatı levye idi. Devir değişti şimdi yegane kavga aparatı klavye oldu!
* Çocuklar için babaları bir kanka değildir kesinlikle. Hibe krediler saçan bir bankadır!
* Bayılıyorum baba parasıyla değil de çaba parasıyla okuyanlara ve yaşamını sürdürenlere!
* Evet belki hayatımı yazsam gerçekten roman olur. Ama densizin biri, o romanı okumaya başlayanlara sonunu söyler diye korkuyorum!
İbrahim Ormancı'dan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.