Cinsel tecavüz konusunda; özgürlüğüyle tavan yaptığını bildiğimiz İsveç birinci sıradaymış. Onu Kolombiya, Brezilya, Tayland, Amerika gibi ülkeler izliyor.
Biz, bereket bu klasmanda esamesi bile okunmayan bir durumdayız.
Durumdayız ama bizi ön sıraya çıkaran başka marifetlerimiz var.
Vahşet ve dehşette üstümüze kimse yok.
Bir işi yaptık mı tam yapıyoruz.
***
Sevgilimiz bildiğimiz kızı öldürüp yirmi parçaya bölüyoruz.
Geçenlerde olduğu gibi öldürüp yakıyoruz.
Kanun, nizam hak getire. Üstelik şimdi bir de "idam" diye tutturanlar var. Dehşetin bitmesini bir başka dehşet yaratarak becereceklerini sananlar, seslerini iyice yükseltmeye başladılar.
Gazetelerde bu arada uzmanların görüşleri de yayınlanıyor.
O kadar cılızlaştırılmış ki bu sesleri, duyulmuyor bile.
Ama asıl doğru yolu onlar gösteriyor:
"Bu canileri cezalandıralım ama sonra da ıslah edelim."
Bizde ceza veriliyor, sonrası hiç düşünülmeden.
***
Oysa ıslah, cezadan daha etkili. Çünkü caninin, farklı bir ruhsal yapısı var. Sizin-bizim gibi sağlıklı düşünmüyor ki, sonunda bunu yapıyor.
Tarsus'ta bir genç kızın başına gelenler, sonra da babasının yaptığı açıklamalar, "açık eğitim" gibi algılanmalı artık.
Tamam, biz cinsel tecavüzde "iyi" sayılacak durumda gösteriliyoruz ama gerçekte bizim de tedavi edilmeye ihtiyaç duyulacak bir halimiz var.
Uzmanların konuşmalarında volümü biraz yükseltsek, zaten ne demek istediklerini daha net anlayabileceğiz.
ege'den
Ot Festivali gün sayıyor
6'ncı Alaçatı Ot Festivali'nin 26-29 Mart tarihleri arasında gerçekleştirileceğini açıklayan Başkan Muhittin Dalgıç, "Herkesi, Alaçatı'nın sıcaklığı ve samimiyetini tatmaya davet ediyorum" diyor.
Çeşme Belediyesi'nin destekleriyle Alaçatı Sanat ve Kültür Derneği tarafından düzenlenen Otların Rüzgarlı Öyküsü: Alaçatı Ot Festivali'nin altıncısı için hazırlıklar tüm hızıyla sürüyor. Bu yıl, 26-29 Mart arasında düzenlenecek festival, "Ebe Gümeci" temasıyla gerçekleşecek. Yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği şenlikte bu sene de konserlerden, otları tanıma ve toplama gezilerine, yemek atölyelerinden yabani ot ve bitkilerle beslenme seminerlerine kadar birçok etkinlik yer alacak. Bu yıl akademik yönü de güçlenecek şenlikte, misafirler hem Alaçatı kültürünü tanıyacak hem de doyasıya eğlenecek.
hayattan
Hey gidi yıllar
Ümit Tunçağ, İzmir'in yetiştirdiği bir önemli müzik adamı. Televizyonun henüz yaygın olmadığı yıllarda o ve Bülent Özveren ile Akın Aclan Aksel, İzmir Radyosu'ndan Türkiye'ye yayın yapar, bize hafif batı müziğinin en güzel parçalarını dinletirlerdi.
Ümit Tunçağ, şimdi Aziz Kocaoğlu'nun danışmanlığını yapan, bir dönem Konak Belediye Başkanı da olan Muzaffer Tunçağ'ın kardeşi. TRT sunucusu ve program yapımcısı olarak 40 yıl mesleğe hizmet veren Ümit Tunçağ, Yeni Asır ve Ege Ekspres'te de müzik sayfaları hazırladı. Bu sayfalarda en çok merakımızı çeken şey, haftalık şarkı listeleriydi. Hep, gönlümüzdeki şarkının ilk sırada olmasını ister dururduk. Onun titiz seçimi, özgün programları ve gazetecilikteki ustalığı da hepimizi adeta kıskandırırdı.
Ümit Tunçağ, binbir zorluk içinde hizmet veren İzmir Radyosu'nu adeta dev görüntüsüne sokan bir virtiözdü.
Ve onu geçtiğimiz hafta sonunda, Konak Belediyesi tarafından Altınpark'ta açılan Radyo ve Demokrasi Müzesi'nde izledik. Tunçağ, bir grup müziksevere, bu otantik binada geçmişe uzanan bir müzik ziyafeti çektirdi. Ayla Dikmen'den Adamo'ya, Sezen Aksu'dan Alpay'a, Pepino Di Capri'den Feridun Düzgel'e kadar, şarkıları hit olmuş, pek çok sanatçıyı dinletti. Kimsenin bitmesini istemediği bir güzellik sundu. Ve herkes, "Hey gidi yıllar hey" dedi haklı olarak.
1960'lı, 1970'li yılların o güzel şarkılarından çoğunu bugün bile severek dinliyoruz.
Tabii Ümit Tunçağ'lar sayesinde...
küpe
Umutla yaşayan aç ölür.
B. Franklin
günün fıkrası
Sinek ne oldu?
Müşteri garsona çatıyordu:
"Buraya bakın. Bira bardağını doldurmamışsınız."
"Nasıl olur? Üstünden biraz içtiniz de ondan..."
"Yooo, içmedim hiç?"
Bunun üzerine garson gülümsedi.
"Peki, biranın üzerindeki sineğe ne oldu öyleyse?"
laflama
* Kızını dövmeyen bence gayet medeni ve hakkaniyetli ebeveynlerdir!
* Ya hep beraber, ya da hiç birimiz... Yani; ya cümbür cemaat, ya da avucunu yala emmi vaziyetleri yani!
* Ve Allah kadını yarattı. Kimi insan görünümlü yaratıklarda Allah yarattı demeden. Anladınız siz onu!
* Aslında o söz şöyle olmalıydı. Demokrasilerde biçareler tükenmez!
İbrahim Ormancı'dan