Gerilim bitti, normal yaşama dönme vakti!..
Hangi siyasi görüşte, inançta olursa olsun ulusumuzun, cuntacılara karşı tam anlamıyla demokrasi dersi verdiğini vurgulayan Rodoplu, "Artık, gün birlik ve beraberlik günü; yaşanan kötü günler geride kaldı.
Hem toplum psikolojisi, hem de ekonomisi için artık eski yaşantımıza geri dönmeliyiz" diyor.
12 Eylül 1980 darbesini Ankara'da genç bir tıbbiye örgencisi olarak yaşadığını söyleyen Rodoplu, "O gün de demokrasi için yapılan darbeye karşı çıkmıştım" diye konuştu ve Türk ulusunun, Cumhuriyet ve Demokrasiye sahip çıktığını söyledi.
Bu sürecin hangi partiden, hangi görüşten olursa olsun sakin ve dikkatlice izlenmesi gerektiğini vurgulayan Rodoplu, sözlerini şöyle sürdürüyor: "79 milyon vatandaşımız, demokrasi ve özgürlük inancında buluştu. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne atılan bombalar, aslında halkımızın özgür iradesine atılmıştır.
Türkiye, demokrasi tarihi olarak 15 Temmuz gecesini asla unutmayacak." 15 Temmuz akşamı vatandaşlarımızın büyük bir şok yaşadığını söyleyen Rodoplu, "Akıllara daha önce yaşanan acılı darbe günleri geldi. Ama ulus olarak ilk gece şokunu atlattık" diyor va noktayı koyuyor: "Darbe psikolojisinden bir an önce çıkıp ülkemizin geleceği için yaşantımıza devam etmeliyiz.
Tatil programımız varsa iptal etmemeliyiz.
Özellikle de çocuklarımızı yaşananlarla ilgili açık ve öz ifadelerle bilgilendirmeliyiz.
Bilgi kirliliğine acilen son verilmeli, toplum psikolojik olarak rahatlamalıdır.
Darbe psikolojisinden çıkmalıyız. Ülkemizin geleceği ve sağlıklı toplum için yaşanan o zor günleri geride bırakıp, güvenle geleceğe bakmalıyız."
Sarımsaklı'da bir Kardeşler kahvesi
Ayvalık'ta bilinen iki kahve var. Şeytanın Kahvesi ve Camlı Kahve... Her ikisi de yerli turistler için birer referans...
İlla gider görürler bu iki kahveyi. İkisi de kitaplıklı, çok gazeteli ve koruk suyu içilen birer adres.. Her ikisinin işletmecisi de güleryüzlü, beyefendi.
Sarımsaklı'daki Kardeşler Kıraathanesi'ni baba Mehmet Hicri Cengiz ve üç oğlu işletiyor. Burası da kitaplıklı. Kapalı alanın dışında bir de açık alanı olan büyücek bir kıraathane burası.
Günün her saati dolu... İşçilerin, emeklilerin hiç eksik olmadığı bir kahve...
Mehmet Bey ve oğullarının bir özelliği var... Titiz, çok titiz ve temizlik düşkünü olmaları...
Örneğin iki üç günde bir kahvedeki 20 masanın örtüleri yeni ve bir başka renk olan örtülerle değiştiriliyor. Mor, bordo, sarı...
Çayın lezzeti bir başka burada..
"En pahalı olan çayı alıyorum da ondan. Benim hoşuma gitmeli ki müşterim de lezzet bulsun çayımda" diyor Mehmet Bey.
Kahveye girer girmez burnunuza deterjan kokusu çarpıyor.
Hoş kokulu deterjan... Oğul Erdoğan Cengiz, " Evimizin tuvaleti nasılsa burası da öyle olmalı hocam" diyor.
Pırıl pırıl bir tuvalet ve lavabo...
Günün belli bir saatinde illa yıkanıyor, bol deterjanla temizleniyor.
Akşam üzeri yemek saatinde ise açıktaki bölüm bol suyla yıkanıyor.
İçerisi ise paspaslanıyor.
Gelelim bir başka güzelliğe...
Haftada bir 150 çay bardağı alıyormuş Mehmet Bey.. "O neden?" dedik. "İçim öyle rahat ediyor" dedi. "Diğer bardaklar ne oluyor?" dedik.
"Çöpe!" dedi.
Yani... Bu kıraathanede bardağın ömrü 7 gün..
Gazetelerin seçimi de demokratik..
Farklı görüşlerin gazeteleri bulunuyor. Hem de çok sayıda...
Tertemiz bir mekan, lezzetli çay ve farklı gazeteler...
Kardeşler'in çayını çok beğendik.
Yolu düşenlere tavsiye ederiz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.