İZBAN grevi ve hatırlattıkları
Uzun zamandır İzmirlilerin gündeminde "grev" diye birşey yoktu. Sessiz sakin günleri, yine sessiz, sakin geceler izliyordu.
Alışmış gibiydik bu tabloya...
Ne var ki, işlerine güçlerine gitmek için kapılarından sokaklara dökülen binlerce İzmirliyi tatsız bir sürpriz bekliyordu.
İZBAN'da çalışan 340 personelin toplu sözleşme görüşmelerinde uyuşmazlık patlak verdi.
Demiryolu-İş Sendikası tarafından alınan karara göre, dün sabah 08.00'da grev başladı.
İZBAN istasyonlarının duvarlarına "Bu işyerinde grev var" pankartları asıldı. Bütün istasyonlara giriş-çıkış kapatıldı.
Kent içi ulaşım aksadı. Vapur kaçıranların yanı sıra, hava alanına gidemeyen yüzlerce kişi de uçaklarını kaçırdı.
Binlerce kişi işyerlerine vaktinde gidemedi.
Hastalar yollarda kaldı.
Öğrenciler okullarına binbir zorlukla ve gecikme ile ulaşabildi.
Uzun lafın kısası koskoca İzmir, birkaç saat içinde bir "ölü kent" oluverdi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'na sorduk. Yanıt kısa ve net oldu. Kocaoğlu: "Yüzde 15 zam Türkiye koşullarında önemli ve yüksek bir zamdır" dedi ve ekledi: "Bunun dışında zam vermek Türkiye'deki bütün dengeleri bozacaktır. Grevciler bir an evvel yüzde 15 zammı kabul etsin. Bu karar kendi lehlerine olacak."
Bir de, madalyonun öbür yüzüne bakalım.
Ahmet Güler, Alsancak Garı'nda işyeri baş temsilcisi.
Güler, "104 arkadaşımız hala asgari ücret alıyor.
İzmir halkını mağdur etmek istemezdik. Yoksulluk sınırındayız. Bu yüzde 15'lik zam bizi kurtaramaz. Arkadaşlarımızı temsilen işverenimizle defalarca görüşme yaptık. Elde var sıfır" diyor ve bir başka gerçeği vurgulamak için ekliyor:
"Diğer kurumlarda 270 liraya varan yakacak zammı, İZBAN'da 4 lira. Diğer kurumlarda vardiyalı çalışanlara uygulanan vardiya İZBAN'da yok. Aldığımız ücretler yaptığımız işe oranla çok düşük.. Bu mücadelede pes etmeyeceğiz."
Dün sabah başlayan grevden ilk izlenimlerimiz bunlar.
Şu aşamada bizlere "Hayırlısı olsun..." demekten başka bir şey düşmüyor.
Manisa'ya yakıştı mı?
Robin Van Persie, İngiltere'nin ünlü Manchester United'ında da forma giymiş, dünya yıldızları arasında sayılan F.Bahçe'li futbolcu.
Manisa 19 Mayıs Stadı'nda oynanan Akhisar-F.Bahçe maçında gözünden sakatlandı, hastaneye kaldırılması gerekti.
Ama stadın içinde ambulans olduğu halde bu futbolcuyu kanlar içinde tam 15 dakika başka bir ambulans gelsin diye stadın kapısında taşların üzerinde oturtarak beklettiler. Ambulans niye zamanında gelemedi, çünkü seyircilerin kaçak girişini önlemek, olay çıkmasını engellemek için labirent gibi demir parmaklıklar konulmuştu, yararak geçmesi dakikalar aldı. Robin Van Persie'nin yaşadığı dramı dünya medyası manşetlere taşıdı, tam anlamıyla rezil olduk. İngiltere'nin Manchester kentindeki Old Trafford Stadı'nı verdiler, bir de Manisa 19 Mayıs Stadı'nın pürmelal halini. Stadın içindeki asansör 4 yıldır bozuk, yapılmıyor. Stadın zemini yıllardır bir bostan tarlası. Bir türlü düzeltemediler, bir ara zemin yeşil görünsün diye yeşile boyadılar, yutturmaca.
Diyeceğim şu: Manisa Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü stadın işletmesini Manisaspor Kulübü'nden alsın.
Yetkililer de Robin Van Persie olayı için soruşturma açsın.
İl Sağlık Müdürlüğü mü, Emniyet Müdürlüğü mü suçlu ortaya çıksın. Bir daha da ülkemizi dünyaya alay konusu edilecek duruma düşürenler artık ayaklarını denk alsın.
laflama
Barış herkesin ağzında sakız ama savaşlar çıkıyor.
Hapı yutan yine insanlık oluyor!
Dolar hergün ZİRVE yapıp duruyor. Acaba 'ZİRVE'de bulunan kişilerin umurunda mı?
Issız bir adaya düşsem, laptobum internete bağlansa ve cep telefonum çekse yeterli!
Zamanın ruhu; karanlığa küfredeceğine, mum ticareti yap!
Dünya Kadınlar Günü'nü unutan erkekler için;
Dünya Odunlar Günü düzenlenmesini öneriyorum!...
İbrahim Ormancı'dan
Siyah
Kamyon şoförü karakola soluk soluğa girdi ve sordu:
"Bu bölgede siyah inek var mı?"
Polis: Yok
Şoför: Siyah bir at?
Polis: Yok.
Şoför: Siyah çoban köpekleri?
Polis: O da yok.
Polis: O zaman papazı ezdim...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.