Depremzedeye sigorta güvencesi
Türkiye asrın felaketinin yaralarını sarmaya çalışıyor. Bir yandan deprem bölgesinde enkaz kaldırma çalışmaları sürerken bir yandan da depremzede kardeşlerimizin barınma ve diğer ihtiyaçlarının karşılanması noktasında hem devlet kurumları hem de vatandaş tüm imkanlarını seferber etmiş durumda.
KREDİYLE ALINANLAR ÇOK
DEPREMİN etkilediği 11 ile baktığımızda yıkılan binaların büyük çoğunluğunun 1999 öncesinde inşa edildiği görülüyor. Ancak son dönemde yapılmış birçok bina da yıkılmış durumda.
Bunların arasında 'lüks' diye büyük fiyatlarla satılanlar da var. Bu konutların bir kısmı da vatandaşlara banka kredisi ile satılmış durumda. Vatandaş sadece deprem bölgesinde değil Türkiye'nin her yerinde çalışıp çabalayıp, kendi özel hayatlarından kısarak biriktirdiği az bir parayı peşinat yaparak banka kredisi ile ev alıyor. Bu kredileri de yıllarca ödüyor. Ancak görüyoruz ki bankaların kredi verdiği yani bir bakımı 'onay' verdiği binalar da depremde yıkılmış durumda.
Üstelik bu yıkılan binaların çoğunda oturan vatandaşların kredi borçları bitmiş değil. Yani evinin borcunu bitiremeyen vatandaş, hem yıkılan konutunu kaybetmiş, hem eşyaları yok olmuş hem de banka borcu ile karşı karşıya.
Yitirdiğimiz canlarımızın telafisi ise zaten yok. Konut borcu olan kardeşimiz vefat etmişse bu kez borç mirasçılarına yani yakınlarına kalıyor.
2 TÜRLÜ SİGORTA BULUNUYOR
KONUTLARLA ilgili bilindiği gibi iki türlü sigorta bulunuyor. Bunlardan birisi zorunlu olarak yapılması gereken deprem sigortası.
Bu sigorta kaybın bir kısmını karşılıyor. İkincisi ise bunun tamamlayıcısı olarak yapılan özel konut sigortası. Bunu herkes yaptırmıyor. Ama yaptıranlar açısından bakıldığında teminatlar kapsamında bu sigortalar kaybın önemli bir bölümünü karşılıyor. DASK'ın ödemediği zararlar böylece sigorta tarafından karşılanıyor. Ayrıca ferdi kaza sigortası yaptıranlar için de tazmin söz konusu oluyor.
Peki bu sigortaları yaptırmamış üstelik banka kredisi almış ve borcu bitmemiş bir depremzede ne yapacak? Çünkü çoğu vatandaşımız banka teklif etse de ek bir maliyet olduğu için bu sigortalardan kaçınıyor, ya da bankalar sonradan yenilemiyor.
İPOTEK YAPAN KURUM ALIYOR
BANKA borcu devam ediyorsa DASK banka tarafından yaptırılıyor. Ancak teminat ödemesi konutun borcu devam ettiği için bankaya yani o konuta ipotek koyan kuruma ödeniyor. Bu para da borçtan düşülüyor. Ancak borcu tamamen karşılamaya yetmiyor. Bankanın burada ipoteği devreye sokması da mümkün değil. Çünkü ortada satılacak bir bina bulunmuyor.
Arsa payı da borcu karşılayacak durumda değil.
Peki bu durumda ne yapılacak?
Bankalar kerdi verirken hayat sigortası da yapıyorlar.
Bu sigorta borç devam ettiği sürece her yıl yenileniyor. Bu yüzden kredi borçlusu vatandaşımız eğer depremde vefat etmişse bu sigorta devreye giriyor ve kalan borcu karşılıyor.
Böylece yakınlarının bir borç ödemesi gerekmiyor.
Burada poliçenin teminatlarına göre yakınlarına bir tazminat ödenmesi de gerekebilir.
Ancak sigorta yaptırmamışsa yakınları bu kez mirası reddedebilir ve borcu ödemez.
BANKALAR DEVREYE GİRMELİ
BURADA asıl mağduriyeti yaşayacak olan ise hem evi yıkılmış hem de borcu bitmemiş vatandaşlar. Bu vatandaşlar konutla ilgili herhangi bir sigorta da yaptırmamışlarsa mağduriyet katlanıyor. Bu vatandaşlar evlerini kaybettikleri gibi banka ile de karşı karşıya kalacak. Burada hem kamunun devreye girmesi hem de bankaların çözüm üretmesi gerekiyor.
BDDK bu konuda hemen aksiyon alarak tüm kredi ödemelerinin 6 ay ötelendiğini duyurdu. Ancak bu süre sonunda bankalar depremzedelerden bu kerdi borçlarını tahsil yoluna gidebilirler. Bu durumda vatandaşlarımız ikinci bir yıkım daha yaşamış olurlar. Burada kamu, banka ve sigorta şirketlerinin ortak bir çözüm bulacağına inanıyoruz.
Burada binanın yıkılmasında sorumlu olanlardan da tazmin edilmesi söz konusu olabilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.