Norveç'te bir okul, öğrencilere sadece 2 haftalık "sosyal medya yasağı" getiriyor.
Kayda değer iki sonuç alınıyor:
1. Okul performansları artıyor.
2. Artan iletişimle birlikte aile ilişkileri düzeliyor.
Pekiiii... Tablet, bilgisayar veya telefonu adeta "üçüncü ebeveyn" olarak kullanan anne babalar, bu sonucu önemser mi? Hiç sanmam!
Bir talepte bulunmadığı ve o aletlerin başında uslu uslu! oturduğu sürece çocuğun ne ders başarısı ne de mutluluğu pek çoğunun umurunda bile değil çünkü.
Gayet "normal" görünümlü pek çok ailede ilgisizlikle, ihmalle, şiddet ve istismarla büyütülen çocuk sayısı o kadar çok ki. Dikkatli gözlerle bakarsanız, yakın çevrenizde bile göreceksiniz bu çocukları.
Dedikoduya dalarak altındaki bez balon gibi şişmiş bebeği ağlatan mı ararsın, ilkokul birinci sınıftaki kızının/ oğlunun yazısını bir kez olsun merak etmemiş anne/baba mı, sinirlenince bir tane patlatıveren mi...
BEBEK KİRALIYORLAR!
Çocuğunu sokakta çalıştıranlara zaten diyecek bir söz yok. Bazıları var ki, günbegün büyümelerine şahitlik ediyoruz resmen! Geçen akşam üzeri gördüğüm manzara ise hepsinden korkunçtu. Yol kenarında oturmuş dilenen genç bir kadın ve kucağında 3 buçuk aylık bir bebek. Dimdik oturtmuş bir de. Aklım çıkıyordu.
"Bebeği" dedim, "Öyle oturtmasanız...
Daha çok küçük." Hafif yatırdı, "Böyle olunca da ağlıyor" dedi. Gerçekten de ağlamaya başladı bebek.
Bir yandan da küçücük parmağını ağzına sokmaya çalışıyor... "Biberonunu düşürdüm. Su veriyordum, susuyordu" deyince eczaneden biberon aldım. İçine biraz su koyduk. Gerçekten de sustu. Nasıl güzel bir bebek...
Çevredeki esnaflardan biri sessizçe yaklaşıp "Hanımefendi, inanmayın.
O bebek kiralık" dedi. Dilenmek için bebek kiralamak! Yok artık!
Sonra düşündüm de, kendi bebeğini kullanarak dilenenler daha mı iyi yapıyor.
Kötülükse kötülük. Bencillikse bencillik.
Suçsa suç...
En kötüsü de, bu ebeveynlere! hiçbir şey söyleyemiyorsun. Örnekleri çoğalttıkça öfkesi de isyanı da büyüyor insanın. Ama ihtiyacımız olan öfke değil asla. Öfke, onların o masum yaralarına şahitlik etmenin acısını hafifletmiyor ki.
İhtiyacımız olan, bu çocukları nasıl koruyabileceğimize dair bir yol haritası.
Var mı fikri olan?
KIZLARA ARABA ERKEKLERE TENCERE
Aamir Khan filmlerini izleyip de kendisine hayran olmayan çok az kişi vardır sanırım.
Sanatının gücünü, çoğunluğun doğru kabul ettiği kalıplara eleştirel bakış açısından alan sanatçıya atfedilen şu cümleler nasıl da anlamlı:
"Kız çocuğuna yemek yapmasını öğretirken, erkek çocuğuna araba kullanmasını öğrettik.
Sonra da 'araba kullanamıyor' diye kadınları, 'yemek yapamıyor' diye erkekleri eleştirdik. Şikayetçi olmak istemiyorsak, erkek ve kadını eşit ve cinsiyet ayrımı yapmadan yetiştirelim."