Bayramı bayram yap: Sev, değer ver, paylaş
Bugün bayram. Büyüklerin tatlı telaşının çocukların sevincine karıştığı, sevgiyle kenetlendiğimiz en güzel günlerimizden. Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bayramların efsunlu güzelliğinin sırrını şu cümle ile açıklıyor: "Sev, değer ver ve paylaş şeklinde üç kavram var. Bayram, bu üç kavramın yaşandığı ve hissedildiği bir ortam ve atmosfer sunuyor." İlk çocukluk yılları olarak adlandırılan 0-6 yaş arasının çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Çocuk okula başladıktan sonra, sosyalleşme yoğunlaştıkça bayramlaşma daha da önemli hale geliyor.
Kişiliği inşa ederken üç önemli nokta var; düşünce, duygu, davranış. Şimdi buna bir "d" daha eklendi; değerler...
Değerler genetik olarak gelmiyor, sosyal öğrenmeyle oluşuyor" diyor.
ÇOCUKLUĞU ÖZLEMEK
Hemen hemen herkesin eski bayramlara özlem duyduğunu hatırlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "'Nerede o eski bayramlar' denir, 'Geçmiş bayramlar başka' der. Aslında böyle derken çocukluğumuzun güzel bayramlarını özlüyoruz. Çocuklara özel davranılan, değer verilen günler olduğu için çocuklar çok seviyor bayramı. Çocuklar bu özel günlerde aidiyet hissediyor. Çocuk ailesiyle beraber bayram ziyaretlerine gidiyor. Çekirdek aile, başka ailelerle bağlantılar oluşturuyor" dedi.
VİCDAN SAHİBİ İNSAN YETİŞTİRMEK
Dezavantajlı kişileri düşünmeyi çocuklarımızı öğretmemiz gerekiyor diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Bayramlar yardımlaşma ve paylaşmayı öğretme açısından bir fırsat olarak değerlendirilmeli. Hatta baba, camiden çıkarken birisine yardım etmek amacıyla para verecekse onu çocuğuna verdirtsin, çocuk da paylaşmayı, vermeyi öğrensin. Bayramlar paylaşım günüdür.
İki oyuncağın varsa, birini paylaş gibi...
Paylaşmayı öğretirsek çocukların gelişen ruhunda iyi temeller atmış oluruz.
Empati yapabilen, kendisine haksızlık yapmayan, başkasına haksızlık yapmayan vicdan sahibi insanlar yetiştiririz."
OĞLUMA DEDİM Kİ...
Ne olursan ol; nankör olma...
Sende emeği olan, destek veren, öğreten, gelişimine katkı sunan, sevip değer veren hiç kimseye sırtını dönme. Hayatına dokunan her emeği kutsa. Sofranda yediğin domateste, onu toplayan emeğin terini duyumsa. Nankör olma ki, 'insan' ol...
ANLAYANA....
Hepimizin önünde basit iki seçenek var: İnsanlarla diyaloğumuzda onlara ya iyi hissettiririz ya da kötü. Hep negatif yönlerini görüp eleştirirsek, hüküm verirsek, yargılarsak, haddimizi aşıp hayatlarını dizayn etmeye kalkarsak, şüphesiz ki kötü hissettiririz.
Desteklersek, iyi yönlerini takdir edersek, ihtiyaç duydukları anlarda güzel sözler söylersek de iyi hissettiririz.
'İyi insan' iyi, 'kötü insan' kötü hissettirir diyorum ve Fuzuli'ye ait olduğu söylenen şu güzel sözle noktalıyorum:
Karıncayı bile incitmem deme!
'Bile'den incinir karınca; Söz söylemek irfan ister, Anlamak insan...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.