Uçamayan balıklar yüzemeyen kuşlar
Balıklar uçamaz, kuşlar yüzemez...
Bununla birlikte, kimse uçamayan balığı, yüzemeyen kuşu yargılamaz. Kuşlar hepimizi kıskandıracak kadar güzel, özgürce süzülürler gökyüzünde. Korkutucu derinliklerin sakin efendisidir balıklar ve varlıkları hayranlık uyandırıcıdır.
Sonuçta kuş da balık da kendi yapabildiklerinin en iyisidir. Keza çiçek de öyledir, böcek de. Doğada mükemmel bir iş bölümü var. Bir tek biz insanlarda durum biraz karmaşık.
Uçamadığı için kendini suçlayan çok balık var aramızda. Maalesef.
Ve bu durumda, anne ve babaların sorumluluğu çok fazla. Düşünsenize, annenizin ideallerini gerçekleştirme baskısı altında tıp fakültesine girdiğinizi.
Ya da babanız gibi mühendis olmak için, üniversite sınavında nefret ettiğiniz matematikten daha fazla net çıkarmak zorunda olduğunuzu...
GÜÇLÜ OLDUĞU ALAN
Geçen gün birkaç anne kendi aramızda, çocukların zayıf oldukları derslerde nasıl desteklenmesi gerektiğini konuşuyorduk. Bir arkadaşımız şöyle dedi: "Matematiği zayıf, sözel dersleri iyi olan çocuğa hemen matematikten özel ders aldırmaya, bu yönünü güçlendirmeye odaklanıyoruz. Oysa tem tersi yapılmalı.
Çocuğu güçlü olduğu alanda desteklemek, bu yönde ilerlemesi için yüreklendirmek daha önemli." Ne kadar haklı bir tespit... Çocukluğunda müziğe, baleye, tiyatroya ilgi duyduğu ve yeteneği olduğu halde bu yönü görmezden gelinen ya da gayet mutlu ve başarılı birer marangoz, kuaför, makyöz, oto elektrikçi olma seçeneği kendilerine bir kez olsun sorulmamış nice mutsuz bankacı, gazeteci, mühendis, avukat var aramızda kim bilir?
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜ BİRİNCİ SINIFTA YAKALAMAK ÖNEMLİ
Her çocuğun öğrenme kapasitesi de aynı değil. Özellikle ilköğretimin ilk yılı bu konuda çok belirleyici. Diyelim ki, çocuk, yaşıtları kadar kolay öğrenemiyor bir şeyleri. Ki bu olabilir, olacak da. Hepimiz her konuda mükemmel değiliz.
Bazen bazı şeyleri anlamak için daha çok çaba sarf etmemiz gerekir. Hepsi bu. Bu durumda ne yapılmalı, nasıl bir yol izlenmeli? Uzman Psikolog M. Yunus Çekiç, öğrenme güçlüğü çeken çocukların birinci sınıfta durumlarının belirlenmesinin özgüven, kaygı ve iletişim problemlerinin önüne geçeceğini söylüyor. Öğrenme güçlüğü çeken çocukların, öğrenme basamaklarından yaşıtlarından daha yavaş geçtiğini söyleyen Çekiç, ailelere şu önerilerde bulunuyor:
■ Çocuğunuzda geç öğrenme fark ettiğinizde öğretmeniyle diyaloğa girin.
■ Çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin, çevreden gizlemeyin. Kıyaslayıp eleştirmeyin.
■ Aşırı derecede koruyucu olmayın.
Bu durum, çocukta kendine güveni azaltır.
■ Yapabileceği işleri yaptırın. Başardığı işlerde teşvik edin, ödüllendirin.
■ Genel değil, özel ifadeler kullanın.
"Eşyalarını ortadan kaldır" yerine "Oyuncağı çekmeceye koy" gibi...
■ İsteklerinizde ve koyacağınız kurallarda tutarlı olun. Böylece çocukta kararlı davranışlar gelişecektir.
■ Çocuğunuza acele komutlar yerine yavaş ve basit komutlar verin.
■ Tehdit etmekten sakının. Tehdit, çocuk üzerinde birçok olumsuz etki yapar. Çok yapıldığında çocuk hiç aldırmaz ve bu durum çocukta davranış bozukluğu ve düşmanlık duygularını teşvik eder.
■ Parmak kaslarının gelişimi için boyama, çamur- hamur gibi maddelerle oynama, makasla kağıt kesme, boncuk dizme gibi aktiviteler yaptırın.
■ Giyinme, kendi kendine yemek yeme gibi öz bakım becerilerini geliştirmesine izin verin.
■ Ödevlerini takip edin, sık tekrar yaptırın. Çabuk sıkılacağından, sıkıldığında ara verip, sevdiği bir şeyi yapmasına izin verin. Bu şekilde dikkat dağınıklığını da azaltırsınız.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.