Diyelim ki çocuğunuz bir süredir iştahsız, uykusuz, huysuz...
Öğünlerde yemeyip olur olmaz saatlerde acıkıyor. Yemek istediği şeyler de hep sağlıksız atıştırmalıklar!
Akşam uykuda olması gereken saatte, elinde tablet oyalanıyor. Ya da bilgisayar/ televizyon karşısından kalkmak bilmiyor. Geç yatıyor ama bu sefer de sabah uyanmakta zorlanıyor. Tepkileri çok abartılı. Hemen sinirleniyor. Sürekli bir bağırma çağırma halinde. Evin içinde sürekli kapılar çarpılıyor...
"Ergen işte ne olacak!", "Bu da hep sinirli. Kime çekmişse artık!", "Şimdiki çocuklar da bi garip anacım!" diyerek pekala geçiştirebilir, olanı eleştirip altındaki nedeni sorgulamayabilir, görülmesi gerekenleri halının altına süpürebiliriz elbette. Ki böylesi en kolayı olur. Ama çocuğu, içine düştüğü mutsuzluk sarmalından çekip çıkarmaya yetmez.
SAHNE BAŞKA, KULİS BAŞKA
Çok değerli ağabeyim Psikiyatri Uzmanı Dr. Hüsnü Uçar, yakınlarının davranışlarını doğru yorumlamak isteyenlere şunu önerir hep: Sahnede olanı anlamak istiyorsanız, mutlaka kulise de bakmalısınız.
Sahnede olanlar ortada. Peki bu çocukların kulisinde neler oluyor? Her zaman psikolojik nedenler de aramamak lazım aslında. Nitekim, burada da sorun, büyük ölçüde fizyolojik.
Nedenini, nasılını Psikolog Müjde Yahşi'den öğrenelim:
KARIN AĞRISI, MİDE BULANTISI
"Çocuklardaki iştahsızlık, uykusuzluk, hafıza problemleri ve birtakım davranış bozukluklarının nedenlerinden biri de çoğu zaman serotonin hormonunun düşük seviyede olmasıdır.
Mutluluk hormonunun adıdır serotonin.
Çocuğunun gösterdiği saldırgan davranışlar, öfke patlamaları, alt ıslatmaları ya da sürekli hissettiği korkular, hatta yakındığı karın ağrıları ve mide bulantıları gibi fiziksel semptomlar bile, bu hormonun yeterince salgılanmadığının sinyali olabilir. Çünkü bu önemli hormon, mutluluğun yanı sıra mide-bağırsak kanalındaki sindirimi düzenlemekle de görevlidir." Peki ebeveynler olarak çocuğumuzun serotonin seviyesini yüksek tutabilmek için neler yapabiliriz? Müjde Yahşi, "Şüphesiz çocuğun sağlıklı beslenmesi ve uykusu, düzenli yaptığı spor, güneşle birlikte yeterince aldığı D vitamini de serotonin seviyesinin yükselmesine yardımcı olabilir" diyor. Baskı ve zorlama olmadan, çocuğu ikna ederek, iyi bir günlük yaşam planlaması, sağlıklı beslenme ve uyku düzeni, her ebeveynin 'asgari ödemesi gereken' bir borç gibi düşünülebilir burada.
HERKES KENDİ BENZERİNİ BÜYÜTÜYOR
Çocuğun günlük yaşamını sağlıklı bir şekilde planlamak, iyi bir beslenme ve uyku düzeni sağlamak borcun asgari tutarı ise, sevgi ve güven de bu formülün olmazsa olmazı. "Serotonini besleyen en güçlü gıda sevgi ve güvendir" diyen Müjde Yahşi; hepimizin kaygının, baskının ve şiddetin olmadığı bir aile ortamı oluşturmaya çalışması gerektiğini söylüyor.
Bu çaba elbette önemli ama, açıkçası ben kimsede olduğundan 'bir gram' iyi olma çabası görmüyorum . "Dün ne ise, bugün de o" şeklinde akıp giderken hayat; herkes kendi benzerini büyütüyor. Ama iyi, ama kötü...