LGS sınavına gireceklere açık mektup
LGS (Liselere Geçiş Sistemi) kapsamında yapılacak merkezi sınav, eğitim hayatlarının ilk önemli kırılma noktası belki de... Çok fazla fedakarlık, emek, ter ve hayal barındıran bu zorlu sürecin sonundaki sınav, elbette çok önemli.
Ama birkaç noktayı da hatırlamakta fayda var:
● Hiçbir sınav tek başına bir şeyin sonu veya başlangıcı değildir. Hedeflediğiniz puanı alıp girebildiğiniz o mükemmel (!) okul, size hayal ettiğiniz başarı ve mutluluğu vermeyebilir. Aynı şekilde, hedefinizin çok altında bir puanla başladığınız lise hayatı, yıllar sonra bile gülümseyerek hatırlayacağınız unutulmaz güzellikte anılar sunabilir size.
● Bugün büyük bir hayranlıkla izlediğiniz, dinlediğiniz, beğenerek takip ettiğiniz birçok ünlünün hayat hikayesine baktığınızda, günümüz tabiriyle "fullenmiş sınavlardan" ziyade, ne istediğini bilen ve hayalinin peşinden giden bir insan görürsünüz.
● Eğer yeterince şanslıysanız -ki pek çoğunuzun öyle olduğunu varsaymak istiyorum-, sizi sadece siz olduğunuz için seven, sizden öncelikle sağlıklı ve mutlu olmanızı isteyen ebeveynlerinizle büyüyorsunuz. Ve bu sizin şu hayatta sahip olabileceğiniz en büyük servetiniz. Hayata artıda başladınız ve bundan sonraki kazanımlarınızı hep bunun üzerine inşa edeceksiniz.
● Velhasıl, hayat önünüze hep bir sınav çıkaracak. Lise, üniversite, lisans üstü eğitim, iş görüşmesi, terfi vs derken, ne çözmeniz gereken sorunlar bitecek, ne de aşmanız gereken engeller... Bir cebinize sevgi, diğerine de neşe koyun bolca. Yol boyu hep ihtiyacınız olacak çünkü...
ARKADAŞLAR 'SEÇİLMİŞ KARDEŞTİR' AYNI ZAMANDA
Sınav demek, rekabet demek özü itibariyle... Deniz artık 11 yaşında bir beşinci sınıf öğrencisi. Deniz'e ve arkadaşlarına bakıyorum da. Daha dün bebektiler. Artık birer delikanlı ve genç kız olma yolunda hızla ilerlerken bir yandan da hepimize arkadaşlığın en güzel, en masum hallerini sergiliyorlar, her gün ve yeniden...
Yarın öbür gün her biri LGS kapsamında girecekleri sınavda tek dökecekler.
Bu anlamda hepsi rakip.
Ama rekabetin de tertemiz yapılabileceğini yine en iyi onlar öğretiyor bize. Duyuyorum; sınavlardan önce birbirlerini çalıştırıyorlar. Eksik ödevler hep birlikte tamamlanıyor.
Biraz da biz yönlendirmiyor değiliz tabii: Eksik not alan arkadaşa içten içe sevinmemek, yüksek not alan arkadaşı da gönülden tebrik etmek gerektiğini...
Velhasıl rekabet temiz olmalı, arkadaşlık tertemiz... Arkadaşların bir yönüyle de "seçilmiş kardeşler" olduğunu hiç unutmadan.
HANGİSİSİN SEN?
Tolstoy, "Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötü insandır" diyor. Hayat yolunu yalnız yürümüyoruz hiçbirimiz. "Uyanıklık" yapıp öne geçen de bizden, düşeni kaldırmak için durup bekleyen de.
Neticede herkes bir şekilde "gideceği yere" varıyor. Ulaşılan hedef kadar, yolun nasıl kat edildiği de önemli. Kimi hedefi, kimi hedef yolundaki çabayı takdir eder. Ama ne çelme takıp düşürenler unutulur, ne de düşeni tutup kaldıranlar. Mesele biraz da, bu yolda hangisi olmayı seçtiğimiz...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.