Biz neyiz, kimiz diye sorgulamamızın zamanı geldi geçiyor bile.
Son günlerde iyice hayvanlara özenir oldum. Onların, çevrelerine olan saygı ve sevgilerinin binde birine bile sahip değiliz. Evrim mi geçiriyoruz ne.. Yaşam hızla tersine döndü de, geriye sayma durumundayız ve farkında mı değiliz...
Biz bu dünyanın dibini deldik sanırım. "İmdattt kaçak var" diye bağırasım geliyor.
İnsanlığımız nereden fire veriyor acaba? İnternet haberciliğinin gözünü seveyim. Dünyanın öbür ucundaki haberlere anında ulaşabiliyorsunuz da; yine eskilerin bir sözü vardır "faydasız kilisenin papazı" diye.. Trajedik olayların ardı arkasının kesilmediğini görerek yaşamanın sıkıntısı hepimizi sarmış durumda.
Hangimiz sabah uyandığımız zaman yatağımızdan mutlu mutlu gerinerek kalkıyoruz? Huzurla kahvemizi yudumlayabiliyoruz?
Hele metropol bir şehrin içinde sıkışıp saniyeleri sayarak yaşıyorsanız.
Televizyonlardaki eğlence programlarının bile eski keyfi kalmadı.. Biliyorum bu sabah tersimden kalktığımı zannedeceksiniz.
Keşke öyle olsa, kolayca düzelirdim..
Vahşi bir seleksiyon kıskacı içinde dağılmak üzereyiz sanki. Dünyada yaşanan toprak savaşlarına dokunmak istemiyorum. Yüzyıllardır kimse kendi sınırları içine sığamamış ve üç beden genişlik peşinde koşmuş açgözlülüğün verdiği arsızlıkla..
Yıllar önce 'Deliler Boşandı' diye bir tiyatro oyunu izlemiştim. Ne kadar masumiyet taşıyormuş biz dünya delilerinin yanında.
Şikayet bombardımanın hemen ardından gelelim konumuza;
Evet arkadaşlar hiçbirimizin kabullenemediği çocuk tecavüzleri..
Hemen hemen her gün bu tip olayları duyuyoruz. İçimiz acırken, nasıl mutlu olabiliriz. Caniler binbir kılıkla aramızda dolaşıyor ve biz onlara bir şey yapamıyor, tanıyamıyoruz bile. Düşünün küçücük bir çocuk. Hayatının baharında ve henüz kendi ihtiyaçlarını bile ailesinin desteğiyle karşılıyor.
"Anne ben nasıl dünyaya geldim?" sorusunu bile soracak yaşa gelmeyen bu masum melekleri katleden canileri barındıran bu dünyaya nasıl iyi gözle bakabiliriz?
Düşüncesi bile çileden çıkmamıza neden olurken, içimden elimde kocaman bir pankartla tüm dünyayı dolaşıp "Savaşta ve barışta çocuklara dokunmayın" diye feryat etmek geliyor. Sesimi kime duyurabileceksem..
Lise çağlarında biz kızların kendi çapımızda geliştirdiğimiz bir tekniğimiz vardı tacizcilere karşı.
Malum toplu taşıma araçları okul yıllarının en güzel anılarını barındırır.
Sınav günleri son ders rötuşlarını şehir otobüslerinde yapardık.
Birbirimize sorular sorar, hatta her öğrencinin yaptığı gibi kopyalar hazırlardık. Bir şeyi, hiç unutmazdık. Yakamızda muhakkak bir toplu iğnemiz olurdu. Tacizcilerin el kol hareketlerine karşı aport durumundaydık..
Bu canavarlar her devirde var ve olmaya devam edecekler.
Yirmili yaşlarımda henüz yeni evliydim. Çok sevdiğim bir arkadaşımın kızı kaybolmuş, bir hafta boyunca aramıştık daha sonra bir apartman boşluğunda tecavüze uğramış ve bir kabloyla boğulmuş olarak bulunmuştu. Semt bakkal çırağını, mahalle sakinleri nerdeyse linç edeceklerdi. Küçük Bengü henüz 6 yaşındaydı. Ve annesi bir daha asla eskisi gibi olamadı.
Yarı deli yarı akıllı bir vaziyette yaşadı yıllarca.. Böyle bir acıyı Allah hiç kimseye vermesin..
Yine bir arkadaşımın yakınının 12 yaşındaki kızını şehrin tam ortasında okul dönüşü kaçırmışlardı.
Ailenin üst düzey bir meslek grubundan ve geniş bir çevreye sahip olmasından dolayı kız iki hafta sonra bulunmuştu. Kızın tüm duyu organları işlevini yitirmişti.
Dili tutulmuş, konuşmayı unutmuştu. Keşke zarar gören sadece biyolojik bedeni olsaydı.
Yaşarken ruhu ölmüştü.
Normal bir ruh sağlığına sahip olamayan birçok kişiyle, aynı yerlerde dolaşıyor olabiliriz. Korku filmi gibi yaşadığımız şu dünyanın, hangi köşesine kaçıp korunacağımızı bilmiyoruz. Hormonların ve beyin tuzlarının senkronsuz çalıştığı bu hastalığın önüne geçilmesinin imkansız olduğunu tıp da kabul ediyor. Geriye güçlü bir ceza ve ömür boyu toplumdan uzak tutulması dışında bir şey kalmıyor.
Sonrasında; tüm görev biz ebeveynlere düşüyor. Yavrularımız, gelişmiş bir birey olana dek, korumak kollamak ve sıkı bir şekilde takip etmek zorundayız. Canımız çocuklarımız dünyanın kötülüklerinin farkına varmadan derslerini çalışıp sınıf geçmeye çalışırken;
GÖRÜYORUZ Kİ İNSANLIK
ÇOKTAAAN SINIFTA
KALMIŞ..