• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Adı koca olsun FİLİZ ÖZKOL

Adı koca olsun

filizozkol@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 07 Ekim 2017, 20:12

Kim demiş "bekarlık sultanlıktır" diye.. Evliliğin ulvi müessese olduğunu itiraz etmeden kabul etmekte fayda var. Her dört kişiden üçü, "Ben ne zaman evleneceğim" handikapları yaşıyor. Bu konuların dibine daldığınız zaman, kendinizi tuhaf hikayelerin içinde buluveriyorsunuz.
Özellikle kadınlarımızın biyolojik yapıları malum. Doğurganlıklarının sınırlı yıllarında ellerini çabuk tutup, otuz beşli yaşları geçmeden evlenip çoluk çocuğa karışma gibi takıntıları yüzünden sağlıksız evlilik kararlarının sonucunu mahkeme dosyalarının kalabalıklığından anlayabiliyoruz.
'Canım gülüm' döneminin hızlı geçişinden sonra, asıl konu acı bir şekilde ortaya seriliyor ki; çuvalın patlaması misali her iki tarafın birbirlerinden sakladıkları ne kadar kirli çamaşırları varsa tek tek ortaya çıkıyor.
Büyük aşk yerlerde sürünüyor, bir yerlerde eriyip gidiyor.
İlişkilerindeki dürüstlük kavramıyla ilgili fetva veren çiftlere ne oldu? Sorusunun cevabını, yakından izleyenleri de şaşırtıyor.
Evet !.. Gerçekten o kadar çok dürüstler ki, kabalık derecesinde birbirlerine en ağır küfürleri edebiliyorlar. Her şey bir yana kişinin kendine yaptığı tanıklığı hiçbir şey kapatmıyor. Yüzleşme dedikleri bu olayda "Hani aşk nerde" sorusu çekiç gücüyle kulaklarımızı sağır ediyor.
Sınırlarımızı daha da zorlarsak; saygısızlığın diz boyunu aşan durumlarını, gerek basında, gerekse yakınlarımızda hatta kendi yaşadıklarımızda görebiliyoruz. Çelişkiler zincirinin düğümünü çözmek mümkün değil tabii.
Çökmüş bir beraberliği kurtarma çabası içine mi girmeli. Tükenmişliğin yorgunluğuyla birbirimize "hoşça kal" mı? demeli.
Evlilik terapistlerinin de, çözüm olmadığını görüyor olsak da zaman içinde, tehlikenin kıyısından dönenlerde var muhakkak.
Kurtarılmış evliliğin senaryosuna baktığınız zaman, olayı çok çabuk kavrayabiliyorsunuz ister istemez.

BADEM GÖZLÜ MİSALİ

Günümüz kadını için seçilen kocanın özellikleri çok önemli. Annelerinden hatta daha da büyüklerinden hep aynı telkinlerle büyütülmüş kızlarımıza bu seçenekler önceden sunulmuş. (Aslında hepimiz aynı şekilde büyütüldük de bazılarımız yüreklerinin seslerini dinlediler)..
"Aman kızım kocanın iyisi güçlüsü hatta paralısı kolay bulunmuyor. Elindeki fırsatları sakın kaçırma. Senin beğenmediğin adamı bir başkası bir çırpıda elinden alıverir.
Hatta kör ölür badem gözlü olur. Kocanın boyu posu da, önemli değil. Yaşam imkanları nasıl?.. Sen ona bak" tembihlerinin verdiği coşkuyla, evlendiği adamdan bir türlü uzağa gidecek cesareti bulamayan kadınlar ordusunu biliyoruz. Mutlu, mutsuz tekleyerek yürüyen bir beraberliğin içinde ne kadar sağlıklı çocuklar yetişir?.. İşin o yönü ayrı bir kaos.

ORTAK PAYLAŞIM YOK

Tanıdığım bir kadın kahramanımız, yukarıda anlattığım özelliklere sahip bir evliliğin içinde yuvarlanıp duruyordu.
Erkek başka havada kadın başka havadaydı.
Günlerce aynı sofrada oturmadıkları oluyordu. Evlilik kendi potasında erimiş gitmişti. Her ikisinin de kendine dönük uğraşları olduğu için, beraberliklerini sorgulamayı bile akıllarına getirmedikleri gibi, ortak paylaşım diye bir şey kalmamış olmasının farkında bile değillerdi. Ben bunlara kısaca proje evlilikler diyorum. Maalesef gün be gün çoğalan bu modellerin altındaki gerçekleri kurcaladıkça yaşamı yalnız başına kucaklayamama korkusunu görüyoruz. Özellikle kadınlarımız naif varlıklar oldukları için evliliğin verdiği konfor oldukça önemli. O çok cesur dediğimiz, yalnız yaşayan kadın zümresinin bile gizledikleri içsel korkuları var. "Ben güçlüyüm ve yalnız yaşamaktan son derece mutluyum" demesi de son derece sanal bir dayanak.
Hani karanlık bir sokaktan geçerken kendi kendimizi cesaretlendirmek adına yüksek sesle şarkı söyleriz ya. Ona benzer bir şey. Kadınlarımız iş hayatında başarılı oldukça, daha yalnızlaşıyorlar. Kadınlığını unutup koştururken evde kalma korkusuyla hayatın bir dönemecinde, tüm heyecanlarını erteleyip önüne çıkan herhangi biriyle eşleşmeye çalışıyorlar.
Her neyse çevremizdeki karanlığın gümbürtülü koroları şöyle dursun; Yalnızlık "Allah'a mahsus" diyelim. Biz kadınların hayatında biri olsun ama ne olursa olsun, yüreğimizdeki kişinin adı, "Kocam" olsun"..
Mutlu aşklar ve sevgilerle yaşayın.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.