Ömrümün büyük bir bölümü radyo dinlemekle geçti diyebilirim.
Geçmiş radyoculuğumun da pekişmesiyle, şarkılarla içli dışlı yaşamak son derece normal bir duygu olsa gerek. Sonbahar mevsimlerinde hep hüzünleri şarkıları seçerim.
İçimdeki tüm acı ve anılar resmi geçit halini alıverir.
Nedense " EYLÜL" kelimesini severim. Garip ve buruk bir tadı vardır.
Bir türlü doyamadığımız yaza erken veda ettiğimizi hatırlatır. Hani ilkokul yıllarında uzamasını istediğimiz teneffüs saatlerimizin bittiğini hatırlatan zil sesi gibidir. Ayaklarımız istemeyerek sınıfa giderken bir dahaki zil sesine odaklanırız. Çocuklukta hayat hiç bitmeyecek gibi gelir. Yıllar geçtikçe her eylül bize acaba "Son teneffüs mü " duygusu yaratıyor benim gibi yaşı ilerlemiş olanlar için.
GEÇMİŞ AKLA GELİR
Eski romanlarda çoğu aşklar sonbaharda biter.
Ayrılıklar bu mevsim yaşandığı için, belki de hüzün mevsimi olarak zihinlerimize kodlanmış. Bir başka biçimde, güneşli güzel günlerin geride kaldığını ve kapalı, soğuk kış günlerinin gelmekte olduğunu hatırlatır. Yaprakların dökülmeye başlaması, ince bir iç sızısıdır. O güzelim yeşillikler sarıya dönüşürken, içimizdeki umutların da sararması solması gibi bir duygu çağrımı yaratır.
Bu güzel mevsimi niye bu kadar drama haline getiririz acaba? Ruhumuz ne kadar yaşam
sevinci içinde olursa olsun, insanoğlunun bir tarafı hüzünle kaplıdır.
Sonbaharın sararmış yüz, hep bizim yaralarımızı kanatır, kabuklarımızı kaldırır, içimizi acıtır.
Unuttuğumuz geçmişimiz nedense birden aklımıza geliverir.
BİR CAN DAHA GİTTİ
Çocukluğumda anneannemim dökülen yapraklara "Bir can daha gitti " sözleri hep aklımın bir köşesinde kalmış.
Yollarda yerlere savrulan yapraklara, çocuk aklımla üzerlerine basmamaya çalışır, hayata veda edenlere saygı duyardım.
Velhasıl melankolik mevsimin gizli adımlarını duyurur eylül ayı.
Lise yıllarının ilk aşkları da bu ay başlar.
Yaz mevsimi boyunca ayrı kaldığımız arkadaşlarımızla yine buluşma anı yaklaşıyor diye sevinirdik o yıllarda. Nedense tüm şiirler bu mevsime yazılır.
Sevgililerin hüzünlü şarkılarının mısralarında hep bu mevsime sitem vardır. Dramatik filmler ve romanların seçtiği bir aydır eylül. Rahmetli Yıldırım Gürses'in "Sonbahar rüzgarları" şarkısını ne zaman dinlesem ayrılık ve kavuşmaların bir arada yaşandığı duygular canlanır zihnimde. Bu mevsime
ait o kadar çok şarkı yapılmış ki. Hangisini sıralasak yine az gelir. İşte "Seninle bir sonbahar mevsimiydi tanıştık" Alpay'ın "Eylülde gel" ve daha niceleri.
SİHİRLİ GÜÇ
Bir arkadaşım doğan kızına "Eylül " adını koyduğu zaman ne kadar üzülmüştüm.
Niye bu çocuğa bu kadar hüznü kodlama yapıyorsun dediğimde arkadaşımın "Hayatın anlamını anlasın, duyarlı bir genç kız olsun istedim" sözünü, o yıllarda bayağı bir düşünmüştüm. Şimdi görüyorum ki; bu ayın muhteşem bir sihirli gücü var. Kızımız büyüdü ve şimdilerde sanatçı, çevreci duyarlı ve insani değerleri olağanüstü bir insan oldu...
İşte bir sonbahar mevsimi daha başlıyor.
Yaz mevsiminin iliklerimize kadar ısıttığı sıcaklar gitmeye hazırlanıyor.
Gökyüzü maviliğini kaybediyor. Kuş sesleri azalıyor ve hüzün ve ayrılık günleri geliyor.
BÜYÜME VE GELİŞME
Hayatımızla yüzleşelim.
Yaşadıklarımızın bilançosunu yapalım. Geçmiş günlerimize üzülmeyelim.
Olgunlaşmanın yolunun hüzünlerden geçtiğini unutmayalım. Eylüller büyüme gelişme aylarımız...
Her eylül bize bir şey öğreterek geçer.
Toplayın tüm eylüllerinizi ve hayatınıza anlam katışına teşekkür edin.
HOŞGELDİN EYLÜL
İYİ Kİ VARSIN.
günün sözü
Her Eylül bir başlangıç, seç bir Eylül gel. Sıra sende.
(ANONİM)