Her şeyi biliyoruz!
NEYİN EGOSUNU YAPIYORUZ
İstanbul'un son yaz günlerini kaçırmadan ve sonbaharın henüz rüzgarına kapılmadan, geçtiğimiz akşam saatlerinde şöyle bir boğaz sefası yapalım dedim can arkadaşımla. Kendimize güzel bir ziyafet çekelim birazda kafamızı dinleyelim istedik. Malum arkadaşım dalında iyi bir psikolog olduğu için kulağı ister istemez delik durumunda. Bir ara gülmeye başladı. Yine ne oldu esprisiyle ben de gülmeye başladım. "Yan masadaki çifte takıldım" dedi. Kadın başka, erkek başka havalarda sürekli konuşma halinde senkronsuz bir sohbet içindeler. Biraz daha kulak kabarttığımız zaman alakasız konularda konuşuyorlardı. Sanki bir TV programında birbirleriyle yarışma halindeydiler. Neyi, kime, neden ispat etmeye çalışıyorlarsa, ödüllü bir yarışmanın yarışmacıları zannedersiniz. Niye karşımızdaki kişinin bilgisine aldırmayız. İlle de "ben biliyorum" derken neyin egosunu yapıyoruz anlamış değilim. Çoğumuz da bilgi cahiliyiz. Geçenlerde köşeme de konu olmuştu. Malum hanımların parfümlere olan zaafları. "Yaz Kokusu" serominesine takıldığım günlerin birinde, denemek için bir kozmetik mağazasına girmiştim. Yakın arkadaşlarım bilir. Burnum kokunun dibini delen bir tazı gibidir. Üstelik bu hassasiyet yüzünden başıma gelmeyen kalmadı. Yine bir tarihte bindiğim taksiden aynı hızla inmiştim. Berbat bir kokuyla midem alt üst olmuştu. Yine küçük bir anekdotla araya girmek istiyorum. Hangi sofraya otursam tabağımda ne varsa, içindeki malzemeleri, bir gurme ile boy ölçüşecek kadar ayrıştırabildiğim için, bu konuda arkadaşlarımın hakkımda anlatılan dillere destan hikayeleri vardır. Eskiler ne demiş "can çıkmayınca huy çıkmazmış"
'BİLMİYORUM' DEMENİN GÜZELLİĞİ
Gelelim konumuza; kızın bana uzattığı yaz kokusu diye kokladığım anda tüm kış meyveleri ve baharatları burnumu istila ediverdi. Satıcı kız çokbilmiş halleri ile ısrarla parfümün içeriğinde ne kadar yaz çiçekleri ve otları varsa sayıyordu. Ne söylesem faydasız olduğunu bildiğim için kibarca teşekkür edip dükkandan çıktım. İddialı hallerimiz, biliyorum tavırlarımızın altında yatan nedeni düşünmeye başladım. Hepimizin gün içinde yaşadığımız sıradan şeyler ama derinlere gittiğimiz zaman, gazetenin 3. Sayfalarındaki cinayet nedenlerinin başköşesi olan vahim durumlardan biri. Bir şeyi araştırmadan, bilginin köküne gitmeden derme çatma öğretilerle bilgiçlik yaptığımız sürece, gülümseyen çehrelerin ve mutlu tabloların bir anda havaya atılan tabaklar ve bardaklara dönüşeceği işten bile değil. Bazen "Bilmiyorum" demenin güzelliği "Biliyorum" demenin yanında çok daha altın değerinde olduğunu unutmayalım. Okuyalım iyice öğrenelim ama yerinde konuşmayı da bilelim. Karşılıklı paylaşımda saygıyı elden bırakmayalım. Sözün kısası "HER ŞEYİ BİLMEYELİM"
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.