Ülkelerin kalkınmasını, ekonomik bağımsızlık kazanmasını ve bütüncül yaklaşımı içeren Milli Ekonomi Modeli'nde, üretimin baş aktörü olan tarım büyük öneme sahiptir. 200 yıllık iktisadi tarihimize baktığımızda büyümenin, gelişmenin ve hatta krizleri atlatmanın yolu tarımdan geçmiştir.
Birleşmiş Milletler Dünya Nüfus Tahmini Raporu'na göre, dünya nüfusunun 2030'da 8.6 milyar, 2050'de 9.8 milyar ve 2100'de 11.2 milyarı geçmesi bekleniyor. Bu nedenle ülkelerin ekonomi modelleri tarım üzerine kurgulanıyor. Ülkeler dijital dönüşümü tarım uygulamalarına yansıtırken, Ar-Ge yatırımlarına ve inovasyona odaklanıyor. Ülkemizin her karış toprağında bereket fışkırırken, tarım politikaları üzerine önemli çalışmalar yapılmaktadır.
Tarım, oldukça zorlu ve riskli bir sektördür. Tarımın içinde büyüyen biri olarak, sektörün zorluğunu ve üreticilerin sorunlarını yakından biliyorum.
Bu nedenle Tarım Şurası'nı çok önemseyerek izledim.
BAŞARININ SIRRI KATILIMCI YÖNETİM
Bu şurada beni en çok etkileyen 'Ortak Akıl Buluşması'ydı. Ekonomide temel kurallardan biri şudur; İnsanı tam olarak tarif etmeden insana dair hiçbir mesele çözüme kavuşturulamaz. Ben de yıllardır İnsan Kaynakları yönetim alanında çalışan, 'insan sermayesinin' ekonomin hammaddesi olduğunu savunan biri olarak katılımcı yönetim uygulamasının başarı getirdiğini vurguluyorum. Türkiye genelinden 50 binden fazla kişinin görüşü alınarak hazırlanan şuranın sonuç bildirgesi, hayata geçirildiğinde ülkemiz ve milletimiz için bir dönüm noktası olacağına inanıyorum. Çiftçilerin, üreticilerin, akademisyenlerin, sektör temsilcilerinin ve birçok uzmanın görüşü alınarak hazırlanan Sonuç Bildirgesi'ni 21 Kasım'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Başkan Erdoğan açıkladı. Tarım Şurası'nda dikkatimi çeken tüm en önemli nokta, şura için gerekli ayrıntıların düşünülmesiydi.
TÜRKİYE DÜNYANIN GÖZDESİ OLACAK
60 maddelik sonuç bildirgesinde; girdi maliyetleri, toprak ve su kaynaklarının sürdürülebilir çerçevede kullanılması, korunması ve izlenmesinin sağlanması, su kanunu, iklim değişikliği, dijital dönüşümün tarıma entegresi, Ar-ge, inovasyon, gıda güvenliği, orman işçilerinin hakları, yangınla mücadele, cezai işlemler ve denetim, gençlerin tarıma yönlendirilmesi, tarımda sektörel işbirliği, mera, su kanunu, israf, yeşil ekonomi, kooperatif ve birlikler, ata tohumu, lisanslı depoculuk, sertifikalı tohum gibi pek çok konu profesyonel bir şekilde ele alındı. Uygulandığı takdirde Türkiye dünyanın en gözde tarım ülkesi olacak. Bu şurayla birlikte tohumlar fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar ormana dönecek. Ülkemiz daha güzel yarınlar görecek. Ayrıca 'beslenme okur yazarlığı' kavramı da bu şura ile Türkiye gündeminde yerini aldı.
Şurada Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a "İş Dünyasında Başarı için Astların ve Üstlerin Rolü ve Pozitif Etki (İletişim, Protokol Kuralları Zarafet) adlı kitaplarımı imzalı olarak takdim etme fırsatı buldum. Kurumsallaşma temalı üçüncü kitabımın yakın zamanda çıkacağını belirttim. Bunun üzerine Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsıma "Maşallah" demesi beni gururlandırdı.
Şuradan ayrılırken, Türkiye'nin Dünyanın örnek aldığı bir ülke olacağına inancım daha da arttı.