İngiltere merkezli küresel gayrimenkul danışmanlık şirketi Knight Frank'ın, global konut fiyatları endeksi 2021 yılı ilk çeyrek araştırmasının sonuçlarını duyurdu. Dünya genelinde 150 kenti kapsayan raporda Türkiye'nin üç büyük şehri listeye damga vurdu. Son bir yılın fiyat değişimine bakıldığında dünyada konutların en fazla değer kazandığı şehir olarak yüzde 33.9 ile İzmir ilk sırada yer aldı.
Ankara ise yüzde 30.3 ile ikinci oldu. Yeni Zelanda'nın Wellington kenti yüzde 30.1 ile üçüncü sırada yer bulurken, İstanbul yüzde 28.8 ile dördüncü sırada yer aldı.
Araştırmayı görünce insan düşünmeden edemiyor. Bu pahalı şehirler, şehircilik ve sosyal belediyecilik anlayışında ne seviyedeler? Ülkemizde yerel yönetimler, performanslarının halk tarafından ölçülmesini sağlıyor mu? Ölçen yerel yönetim var ise kamuoyu ile paylaşmasının fayda sağlayacağını düşünüyorum. Mesela bir İzmirli olarak, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ekonomik, sosyal, psikolojik, çevre, eğitim, istihdam ve hizmete yönelik konularını çalışmalarını ölçümlemeye yönelik bir anket bugüne kadar hiç doldurmadım.
FİYATLAR SINIRLANDIRILMALI
Knight Frank'ın araştırmasının detaylarına devam edersek, dünya genelinde diğer şehirlere bakıldığında Boston'da yüzde 14.8, Washington'da yüzde 12.2, Los Angeles'ta yüzde 13.4, New York'ta yüzde 12.3, Miami'de yüzde 12.2 ve San Francisco'da yüzde 12.1'lik, Paris'te yüzde 6.3, Berlin'de yüzde 5.9, Londra'da yüzde 3.9 artış görülüyor.
Asya gayrimenkul pazarında ise Seul, yüzde 26.1'lük konut fiyat artışıyla öne çıkıyor. Bu ülkeler fiyatları baskılamak için yasal çalışmalar hazırlıyor. Ülkemizde de inşaat sektörüne yapısal bir çözüm ve bir sistem getirilmediği sürece bu yüksek fiyatların önüne geçilemeyecek.
İnşaat sektörü, girdi maliyetlerinin taban ve tavan fiyatlarında bir sınırlandırma, yani standartlaşma istiyor. Çünkü hammadde dövize bağlı olduğu için kurun yükselmesi direkt maliyetleri artırıyor.
Bu durum da konut fiyatlarında artışa yol açıyor. Mesela 2020 yılında ortalama 4500 TL civarında olan 1 ton demir fiyatı, 2021'in şu günlerinde 7200 TL'ye yükseldi. İnşaat sektörünün lokomotif sektör olmasından ötürü, bu alanda reform yapılması ülkemize büyük ekonomik katkılar sağlayacaktır.
TEMİZ VE AKILLI ŞEHİRLER
Diğer yandan ülkemizin deprem kuşağında olması ve milyonlarca binanın deprem riski altında bulunması kentsel dönüşümün gerekliliğini ortaya koyuyor.
Mesela İzmir depreminin ardından binlerce bina hasar aldı ve halen binlerce aile risk altında yaşamaya devam ediyor.
İnşaat maliyetlerinin yüksek olması, müteahhitlerin büyük rakamlar talep etmesi, kat imarının yetersiz olması, kredi faiz oranlarının yüksekliği, ekstra ev kirası ödeme zorunluluğu gibi sorunlar, kentsel dönüşüm yapılmasını engelliyor. Aslında stratejik açıdan bakarsak bu sorunlar gelecekte devletimize daha büyük maddi ve manevi kayıplar için zemin hazırlıyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kentsel dönüşüm gerekliliği olan binalar için kolaylaştırıcı ve cazip kılıcı çözümler ve regülasyon yapabilir. Dünyanın yeniden yapılandığı bu değişim sürecinde artık ülkelerin değil, şehirleşmenin ön plana çıktığı bir dönemeçteyiz. Halkın evlerinde huzur bulduğu güven içinde yaşadığı, temiz ve akıllı şehirlerde dünya birincisi olabilmeyi hedeflemeliyiz.