Bu dünya adil değil mi?
Diğer gezegenleri bilemiyoruz ama, dünya çok da adil bir yer değil. Üstelik, çok da derken kibar davranıyorum. Hiç demeye de dilim varmıyor, çünkü eşeği yardan uçuran bir tutam ot, insanı hayatta tutan bir tutam umuttur. Evrensel dengeye inanıyorum. Çok büyük planda adalet olduğuna inanıyorum yine de... Adaletin bu dünyada olduğuna inanmıyorum sadece...
ŞANSLI AZINLIK
Ahiret hayatından bahsetmiyorum, konulara çok geniş bir perspektiften bakmayı kastediyorum. Çünkü eğer konuya dünya bazında bakacak olursak maddi plandan bahsetmek zorundayız ve et hep ağır çeker. Bu dünyaya hep etin gözünden bakmak zorunda kalıyoruz. Dolayısıyla maddi dünyada adalet diye bir şeyden söz edebilmek için ya şanslı azınlıkta doğmak, ya da fazlasıyla iyimser olmak gerekiyor. Yine de eğer konulara spiritüel ve felsefi gözlerle bakabilmeyi başarsak, aslında çok başka şeyler görebileceğiz. Bu dünyanın ödülleri maddi olduğu için, ölçü ve değerlendirmemiz hep maddi şeyler üzerine... Para, mal, koltuk, itibar üzerine... Eh öyle olunca, doğuştan zengin olan birine bakıp, 'adaletin bu mu dünya?' diye Orhan Gencebay'a bağlamak mümkün. Ya da eşek gibi çalışan biriyseniz, haksız yoldan şan ve paraya kavuşan birine bakıp hayata küsmek an meselesi...
O KADAR KOLAY DEĞIL
Bir başka örneği ele alalım... Alanında çok yetenekli birisiniz ama çok tanınmıyorsunuz ya da hak ettiğiniz kadar kazanamıyorsunuz. Oysa sizin yarınız kadar yeteneğe sahip olmayan biri, size göre yalakalıkla, müdürün, patronun kapısında yatmakla, ya da sürekli yeni kapılar çalmakla sizin hayal bile edemeyeceğiniz başarıya kavuştu ve bu adalet mi şimdi? Yine haklı görünüyorsunuz ancak sadece dünya gözüyle... Dünyevi ödüller, dünya gözüyle değerlidir. Bir düşünün bakalım, sizin küçümsediğiniz, burun kıvırdığınız işleri kim yaptı? Kim, -her gün reddedilmeyi göze alarak- kapıları çaldı? Kim, -siz doğal yeteneğinizle fark edilmeyi hak ettiğinizi düşünürken- patronun kapısını aşındırdı? Sizin 'kolay' diye burun kıvırdığınız işler kime göre kolay? Kolay olsaydı siz de yapabilirdiniz değil mi? Oysa size göre kolay olan çalışmak ve yetenekli olmaktı, fark edilmek için çırpınmak değil... Eğer bir anlığına dünyevi düşünmeyi bırakırsanız, doğuştan şanslı doğanın siz yetenekliler olduğunu anlayacaksınız.
HER GÜN MÜCADELE
Diğerleri her gün mücadele etmek, dişlerini hayata geçirmek zorunda. Siz 'özel olduğunuzu' düşünüp kibre yenilirken onlar her gün reddedilmenin acısını kaldırarak insanın bu dünyadaki en büyük sınavını veriyorlar aslında... Nefis terbiyesi... Nefsini terbiye edebilmek öylesine zor ve manevi hayata ait bir görev ki, onların bu çabası, maddi hayatta ödüllendiriliyor. Onlara bu çabalarının karşılığında dünyevi şeyler ihsan ediliyor. Eh, ama onların yeni sınavı da burada başlıyor... Başta zorunluluktan doğan nefis sınavını kazanmışlardı. Şimdi, bolluk içindeler. Bakalım bu kez de sınavı geçebilecekler mi? Bunu, hayat içinde beraber yaşayıp görüyoruz. Pek çoğu kibre kapılıp tepe taklak oluyor. Geldiği yeri unutmayanlar da hala dünya nimetlerini taşıyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.