Neden insanlar aşık olduklarıyla evlenmez?
Tamam tamam, aşık olduğu kişiyle evlenen insanlar vardır ama azınlıktadırlar genellikle.
Peki ama neden böyle olur? Bu sorunun yanıtını hakkıyla verebilmek için aşkın yapısını ve beyin kimyasını biraz daha yakından incelemek zorundayız. Beynimiz, aşağıdan yukarıya doğru yapılanmış bir organ.
Temelde üç bölümü var. Sürüngen beyin, limbik beyin ve prefrontal korteks.
Önce hayvanlarda da var olan ve bizi hayatta tutmak amacıyla işlev kazanmış olan sürüngen ve limbik beynimizin aşağıda yer aldığını söyleyelim. Bu bölümler, vücut fonksiyonlarımızı sürdürmemizi, hayatta kalmamızı ve ürememizi sağlar. Bu arada, hayatta kalmak ve üremenin hemen hemen eşdeğer şeyler olduğunu hatırlatalım. Soyun devamını ve dolayısıyla canlılığı sürdürmek, beyin için ilk ve asli fonksiyondur. Kalan şeyler birer opsiyon ya da lükstür.
MAYMUNUMUZ!
Ormanda yürürken bir çalılığın yanından geçtiğimizi varsayalım. Bu sırada çalılık kıpırdarsa küçük bir çığlıkla kendimizi öte yana atabiliriz.
Bu refleksimiz çok hızlı ve anlıktır.
Bu durumda asla düşünme fonksiyonu devrede değildir. Sürüngen beyin, sizi korumak için otomatik olarak harekete eder. Ancak çalılığın içinden yılan değil de küçük bir kuş çıkarsa beden rahatlar, gülümser ve kendine güler. İşte bu rahatlama anında beynin frontal korteksi devreye girmiştir. Bizi zıplatan bölüme (sürüngen beyin) 'maymunumuz', kendi kendine gülen bölüme ise (frontal korteks) popüler bir kitabın tarifi ile 'insanımız' diyelim.
ÇOK DAHA HIZLI
Maymunumuz insanımızdan çok daha güçlü ve hızlıdır. Mantıkla falan uğraşmaz direkt olarak sonuç odaklıdır.
Oysa insanımız adı üstünde, yavaş da olsa bizi insan yapan bölümdür.
Hayvanlarda hemen hemen hiç olmayan frontal korteks, ancak ergenliğe girmiş çocuklarda yeni yeni yapılanmaktadır. Bu bölüm kıyaslamayı, irdelemeyi, analiz etmeyi, hikaye ve yalan kurgulamayı, strateji kurmayı sağlar. Şimdi geri dönelim.
Hayatta kalmak gibi soyun devamını sürdürecek eylemler, kişilerin keyfine bırakılamayacak kadar önemlidir.
Nasıl ki tehlikeden kaçmak için otomatik bir sistem devreye giriyorsa, üreme eylemi de otomatik bir sistem tarafından yönetildiği için güçlü bir dürtüdür. Daha çok maymunun kontrolünde olan partner seçimi, aşık olunacak kişiyi belirlerken feromonları kullanır. Yani aslında aşık olacağınız kişiyi seçen siz değil gen yapınızdır. (Psikoloji konusu da ayrı bir konu. Ona girmeyeceğim) Peki aşk bu kadar kaçınılmaz ise ve mantık tarafından belirlenmiyorsa insanların çoğu neden aşk izdivacı değil de mantık izdivacı yaparlar?
INSAN ICADI
Aşk ve soyun devamını yöneten bölüm dediğimiz gibi insana ait bir bölüm olmasa da evlilik insan icadıdır ve sadece bizim soyumuza özgüdür. Hal böyle olunca, insana ait bu bölümün kontrolü -anlık değil de uzun vadeli bir seçim olduğu da hesaba katılırsa- doğal olarak insanımıza, yani frontal kortekse devredilir.
Bu uzun soluklu ilişki için uzun vadeli karşılıklı çıkarlar, dolayısıyla mantık devreye girer. Arz ederim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.