Zengin kötü mü olmak zorunda?
Filmlerde zenginler, ellerinde purolar ve üstlerinde belki kürklerle duyarsız, empati duygusundan yoksun, hatta kötü karakterler olarak resmedilir çoğunlukla... Bu, son derece romantik bir düşüncedir. Romantiktir çünkü böyle düşünmek işimize gelir.
Hayattaki tüm eksik ve başarısızlığımızın sebebi, fırsat eşitsizliğidir çünkü.
Bu yüzden de zengin, mutlak kötüdür.
Kötüdür çünkü benim hakkımı daha elime geçmeden yemektedir.
HAZMEDİLEN VARLIKLAR
Peki bu ne kadar doğru? Fırsat eşitsizliği kısmı doğru. Kapitalist dünyanın mecburi bir getirisi ama yine de bu durum, zengini kibirli hatta kötü göstermek için yeterli bir sav değil. Tanıdığım son derece görgülü, maddi göstergelere takılmayan zenginler olduğu gibi, hayatını yardım işine adamış pek çok zengin de var. Yani birini iyi ya da kötü yapan zenginliği değil onun doğasıdır.
Eğer kötü bir zenginden bahsediyorsak, onun zenginliği ne zaman elde ettiğine de bakmak lazım. Ukala, kibirli bir zenginden bahsediyorsak bu imkanlara ne zaman kavuştuğunu öğrenmek gerek.
Hazmedilen varlıklar, adı üzerinde, hazmedilmiştir. Onlar sahibinin üzerinden görgüsüzce taşmaz. Sahibi bu varlıkları dağıtır ama kusmaz. Ancak yeni elde edilmiş zenginlik, hazımsızlık yaratır ki biz buna görgüsüzlük diyoruz. İşte gerçekten ukala olan, deyim yerindeyse zenginliğini kusan (!) böylelikle sizi rahatsız eden kesim bunlardır. Bu tipler eski zor günlerinde öyle çok çekmişlerdir ki bir daha o günleri anımsamak bile istemezler ve onlara bu hallerini anımsatan herhangi birini yanlarında tutmazlar. Eğer bir şekilde karşılaşırlarsa da bu kişileri iyice küçültmeye çalışırlar.
GÖLGESİNDEN TİKSİNMEK
Sözgelimi, Anadolu'nun ücra bir yerinde geçerken güzergahımızdaki yerleri rahatsızlık duygusuyla kıyasıya eleştiren ya da kötü giyimli birini gördüğünde burun kıvıran bir tanıdığımın aslında eleştirdiği kişi ya da kesimle benzer geçmişten geldiğini dehşetle fark etmiştim. Öteki ile karşılaşan doygun ve imtiyazlı biri, bu durumdan rahatsızlık duymaktan çok yeni ve çocuksu bir merakla eğilebilir karşılaştığı yeni gerçeğe. Oysa bu gerçek sizin eski gerçeğinizse ve siz bu eski koşullarınızı aşmışsanız rahatsızlık duyabilirsiniz.
Zira insan en çok kendi gölgesinden tiksinir. Unutmaya çalıştığı, görmezden geldiği, halının altına süpürdüğü bir şeye şahit olursa tam anlamıyla çıldırabilir. Nefret ettiğiniz şeylere daha yakından bakın. En gizli arzularınız orada bir köşede duruyor olabilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.