İzmir Gurme Fest notları
Geçtiğimiz hafta, İzmir Arena'da düzenlenen 'İzmir Gurme Fest'e bir uğradım. Böyle etkinlikleri gerekli ve faydalı bulsam da içerik olarak zayıf bulduğumu söylemeliyim. Gurme'den çok olsa olsa gastro denebilecek bir etkinlikti. Pek çok küçük kioskta ufak öte beri satılıyordu. Gerçekten yiyecek denebilecek standlar da birkaç firmanın gayretiyle ayakta duruyordu.
Zaten tüm fuarlar biraz da 'dostlar alışverişte görsün' mantığı ile yapılır.
Kiralanan stand yerlerinde masrafı çıkaracak denli iş yapılmaz. Amaç daha çok bağlantı kurmak ve markayı 'temsil etmek'tir. Sosyal medyanın gücü anlaşıldığı için, bu tür festivallerin gediklisi, baş konuğu da artık gazetecilerden çok 'kendi çapında' sosyal medya fenomenleri oluyor.
PEYNİRİN PÜF NOKTALARI
Yakın zamanda çok ses getireceğini umduğum Fit Think isimli aplikasyonun kurucularından sevgili dostum Aytuna Artuner ve ailesi ile ziyaret ettik bazı standları. İlk olarak uğradığımız mandıra sahibi Emre Vural ile ballı yoğurt eşliğinde bir hoş sohbette bulunduk.
Kendisi bize peynir yapımının püf noktalarını anlattı. Bu arada sevgili Fikret Gönen, Gönen 1924 standında Hibiscus soğuk kahvesinden tattırdı. Daha sonra Alsancaklı meşhur İtalyan restoranı Favino'nun standında durduk. Onların meşhur lezzetlerini deneyimlerken bir yandan da organizatör dostum Ebru Sinem İlter ile 29 Mayıs'ta (yani siz bu yazıyı okurken) düzenleyecekleri Mutlu Çocuk festivali hakkında bilgi aldık.
İSTİLACI TÜRLERLE YAŞAM
Son durağımız Akdeniz Koruma Derneği'ne ait stand oldu. Dernek, son derece ilginç bir iş yapıyor aslında. Bilindiği üzere küresel ısınma yüzünden türler göç ediyor, özellikle Ege'de Akdeniz balıkları görülmeye başlandı. Bu, kağıt üstünde durduğu kadar normal bir olgu değil. Güneyden sularımıza gelen pek çok istilacı balık var. En bilineni, öldürücü bir zehire sahip Aslan balığı. Bu balık sadece zehiri ile değil, diğer balıklara yaşam alanı tanımaması ile de biliniyor.
Aslan balığı haricinde pek çok yeni balık türü, sularımızı işgal edip yakında çoğunluk popülasyonuna sahip olacak.
Bu konu ile ilgili olarak bu istilacı türün avlanmasına da destek veriliyor.
ASLAN BALIĞI TADIMI
Akdeniz Koruma Derneği, bu konuda kendi üstüne düşeni yapmış. Yurt içi ve yurt dışında pek çok gıda zincinin mutfağını kuran şef Bilge Erk ve personelini standına davet etmiş. Madem artık bu türlerle yaşamaya başlayacağız ve bu istilacı balıklar bize ekonomik zarar da veriyor, bu zararın bir kısmını nasıl telafi edebiliriz sorusunun peşine düşmüş Bilge şef... Başta Aslan balığını (tabi ki zehirli yüzgeç dikeni güzelce temizlendikten sonra) beyaz etinden faydalanmışlar.
Bu eti hamur topları haline getirdikten sonra galetayla kızartarak bir tür İtalyan yemeği versiyonu üretmiş Bilge hanım. Kobay olarak (!) beni kullandı ama sonuçtan memnun olduğumu söylemeliyim. Bilge şefi son bıraktığımda bir tür paella ya da risotto yapıyordu, emin değilim.
DAHA ÇOK FESTİVAL OLSUN
Festivalin sonunda kalabalığın daha çok eğildiği kısım vardı. Konserler... Ben bir son dakika kararıyla uğradığım için konserlere kalamadım. Sadece Anıl Piyancı'nın ilk yirmi dakikasını izleyebildim.
Açıkçası bu da, gençlerin rap müzikle neden ilgilendiğini anlamak için iyi bir fırsat oldu. Keşke tamamını izleyebilseydim.
Sonuçta İzmir'in daha çok festivale ve etkinliğe ihtiyacı var. Kent insanında bu kültür oluştukça, her organizasyon bir öncekinden iyi olacaktır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.