Kocama videolarınızı izletemiyorum
Youtube'da hayata ve ilişkilere dair kısacık videolar çekiyorum ve bunlar çok da izleniyor. Öyle olunca altında da yorumlar oluyor.
Onları tek tek okuyup mümkün olanları cevaplamaya çalışıyorum. Bunlardan birinde, 'Kocama videolarınızı izletemiyorum' demiş bir takipçim. İsabet olmuş. İzletmeyin zaten! Kocanıza kendi rızası dışında hiçbir şey izletmeyin.
Ters teper. Hele bir erkeği... kıskançlık anlamında söylemiyorum.
Ortalama bir erkek, kendi aklı dışında bir aklı beğenmemek üzerine programlanmıştır.
Hele bir de ona tanımadığı birini örmek gösterirseniz iyice delirir.
Bu yüzden kişisel gelişim sektörü erkeklere kalsa aç kalırdı. Bu sektör, yeni şeyler denemekten kaçmayan ve sürekli kendine yeni sürümler ekleyen kadın sayesinde var. Biz kadının bizi değiştirmeye çalışmasına sinir oluruz ama unuttuğumuz şey, kadının her gün kendisini yenilemeye çalıştığıdır.
Bizi de beraberinde geliştirmek ister.
Bu da bizi yapımız gereği bazen sinir eder. Siz kendinizi geliştirin. Önerinizi yapın, bırakın. Daha ısrarla değiştirilebilen erkek modeli çıkmadı piyasaya...
Sırf işinize öyle geliyor diye, kendi fikrinizi onaylayan konuşmaları birine zorla izletmeye çalışmak kesinlikle işe yaramaz. Birini değiştirmeye çalışmak yerine anlamaya, ona yardımcı olmaya çalışın. Bunu yapmanın tek yolu onun dilini öğrenmektir. Eşinizin dilini, onun ilgi alanları ve tarzını sizden iyi kim bilecek?
Kendi ilginizi çeken şeyler yerine ortak ilgilendiğiniz şeyleri keşfedin ve bunları sadece bir öneri olarak getirin.
Erkek, manipüle edildiğini düşünmesin.
'Çok hoşlanacağını düşündüğüm bir şey buldum. Onu izlemek/okumak ister misin? Linkini şuraya bıraktım.' şeklinde bir dil kullanırsanız adam buna kayıtsız kalmayacak, zamanla önerilerinize daha çok güvenecektir.
Youtube'da hayata ve ilişkilere dair kısacık videolar çekiyorum ve bunlar çok da izleniyor. Öyle olunca altında da yorumlar oluyor.
Onları tek tek okuyup mümkün olanları cevaplamaya çalışıyorum. Bunlardan birinde, 'Kocama videolarınızı izletemiyorum' demiş bir takipçim. İsabet olmuş. İzletmeyin zaten! Kocanıza kendi rızası dışında hiçbir şey izletmeyin.
Ters teper. Hele bir erkeği... kıskançlık anlamında söylemiyorum.
Ortalama bir erkek, kendi aklı dışında bir aklı beğenmemek üzerine programlanmıştır.
Hele bir de ona tanımadığı birini örmek gösterirseniz iyice delirir.
Bu yüzden kişisel gelişim sektörü erkeklere kalsa aç kalırdı. Bu sektör, yeni şeyler denemekten kaçmayan ve sürekli kendine yeni sürümler ekleyen kadın sayesinde var. Biz kadının bizi değiştirmeye çalışmasına sinir oluruz ama unuttuğumuz şey, kadının her gün kendisini yenilemeye çalıştığıdır.
Bizi de beraberinde geliştirmek ister.
Bu da bizi yapımız gereği bazen sinir eder. Siz kendinizi geliştirin. Önerinizi yapın, bırakın. Daha ısrarla değiştirilebilen erkek modeli çıkmadı piyasaya...
Sırf işinize öyle geliyor diye, kendi fikrinizi onaylayan konuşmaları birine zorla izletmeye çalışmak kesinlikle işe yaramaz. Birini değiştirmeye çalışmak yerine anlamaya, ona yardımcı olmaya çalışın. Bunu yapmanın tek yolu onun dilini öğrenmektir. Eşinizin dilini, onun ilgi alanları ve tarzını sizden iyi kim bilecek?
Kendi ilginizi çeken şeyler yerine ortak ilgilendiğiniz şeyleri keşfedin ve bunları sadece bir öneri olarak getirin.
Erkek, manipüle edildiğini düşünmesin.
'Çok hoşlanacağını düşündüğüm bir şey buldum. Onu izlemek/okumak ister misin? Linkini şuraya bıraktım.' şeklinde bir dil kullanırsanız adam buna kayıtsız kalmayacak, zamanla önerilerinize daha çok güvenecektir.
BENİMLE BOŞANIR MISIN?
Keşke evlenecekler bir zaman yolculuğuna çıkarılsa. Ve eğer boşanıyorlarsa önce boşanma gününü yaşasa. Boşanma zamanı karşı tarafın gerçek yüzünü görüp öyle düğün gününe dönse... Bir insanı en iyi kriz dönemlerinde tanırsın... Boşanma dönemini asalet ve sükunetle geçirebilen birini önceden görsen boşamak için bir daha düşünmez misin? Ya da bu dönemi meydan muharebesine çeviren bir eşin olsa kolaylıkla oturur musun nikah masasına? Boşanmadığın insanla evlenmemek mümkün olsa keşke...
NEZAKET ŞART
Aracınızda giderken aceleyle karşıya geçmeye çalışan ürkek birini görürsünüz. Yavaşlayıp elinizle buyrun geçin işareti yaptıktan sonra o ürkek kişinin beden dili değişiverir.
Hayır teşekkür beklemiyoruz ama en azından insan böyle dramatik bir değişimi de hak etmiyor.
O insan dimdik oluyor. Omuzlarını geriye atıp mümkün olan en yavaş hızda, sanki askeri birliği selamlayacak devlet başkanı edasıyla adım atmaya başlıyor ya. Siz bu durumda ne hissediyorsunuz bilmiyorum? İyi niyetinizi kendi babalarından miras bir hak olarak algılayan insanlar karşısında ne hissediyorsunuz? Nezakete nezaketle karşılık verin ki bu güzel duygular çoğalsın. Yoksa işimiz çoook zor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.