• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Destinasyon markası ustası: Manrique HAKAN URGANCI

Destinasyon markası ustası: Manrique

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17 Aralık 2022, 18:02

Gemi seyahatimizde Kanarya Adaları destinasyonunun ikinci ziyaret noktası Lanzarote adası oldu. Adayı bugünkü ününe kavuşturan isim ise ünlü mimar Cesar Manrique olmuş. Sanatçı, Madrid'de San Fernando Sanat Okulu'ndan burs almış ve buradan resim ve resim öğretmeni olarak mezun olmuş.
1964 ile 1966 yılları arasında New York'ta yaşamış. Manrique, 1966'da Lanzarote'ye döndükten sonra adada bir sanatçı kolonisi kurmayı planlamış.
Çocukluk arkadaşı ve adanın başkanı olan Pepin Ramirez, Manrique'nin bu fikri gerçekleştirmesine yardımcı olmuş. Cesar Manrique, Lanzarote'nin eşsiz manzarasını ve renk paletini sanatına ve adadaki mimariye yansıtmaya devam etmiş.

TÜM ADANIN ESTETİĞİ
Kişisel sanat kariyerine devam etmenin yanı sıra, Lanzarote'yi adada büyüyen turizm dalının neden olduğu yıkıcı gelişmelerden koruma kararlılığıyla dikkatleri üzerine çekmiş.
Sanatçı adada turizme asla karşı değilmiş. Aksine, (kaliteli) turizmin adanın ekonomik lokomotifi olması gerektiğini düşünmüş. Lanzarote'nin turizm potansiyelini fark etmesinin ardından, planlama düzenlemeleri üzerinde büyük bir etkisi olmuş ve endüstrinin sürdürülebilir gelişimini teşvik etmek için başarılı bir şekilde lobi yapmış. Bunun bir yönü, Manrique'ye göre adanın tamamını kaplaması gereken estetik uyuma uymayan adadaki yüksek katlı oteller olmuş. Ev sahipleri, evlerin dış cephesini beyaz tutarak (ki neredeyse tamamı siyah toprakla çevrili volkanik bir adada bu neredeyse tek mantıklı renk seçimidir.) bu görsel bütünlüğü korumaya teşvik edilmiş.

İNSAN-DOĞA İLİŞKİSİ
Manrique, Kanarya Adaları ve İspanya yarımadasındaki sanatsal ilişkisine ek olarak uluslararası üne de sahip olmuş. Uluslararası bir otomobil şirketi için yaptıkları işbirliği, Manrique'nin ününü ülke sınırlarının ötesine taşımış. Sanatçı, aynen efsanevi Gaudi gibi, bir araba kazasında ölmüş. Adadaki mirası arasında pek çok yapı var. Biz, Manrique'nin muhteşem yapıtlarından Mirador del Rio ve Jameos del Agua'yı görme şansına eriştik. Jameos del Agua için size şu kadarını söyleyebilirim: Dünyanın pek çok yerini gezdim. İnsanla doğa ilişkisinin bu kadar güzel çizildiği başka bir yer görmedim. İnsan ve doğanın sınırlarının bulanıklaştığı bir alandan bahsediyoruz. Volkanik kalıntıların oluşturduğu bir lav tüpü aslında burası. Bu soğumuş lavın oluşturduğu mağaraya iniyorsunuz.
Yol boyunca sizi şık bir avize, kaktüsler ve ahşap oturma grupları karşılıyor. Görmeden anlamanız zor olsa da volkanik bir mağara içine inşa edilmiş dev bir salon hayal edin. İçinde restoran ve kafe olan bu tesisin derinliklerinde bir de kapkara göl var. Bu gölde yaşayan bir santim boyunda beyaz yengeçleri de hayal meyal fark ediyorsunuz.
Mağaranın diğer çıkışında sizi iki ayrı yerleşim karşılıyor. Bir başka mağara oluşumunda nefis bir auditorium var ki insan burada şarkı söylediğini hayal ediyor. Çıkışta palmiyelerle, beyaz zemin ve turkuvaz suyla kaplı 'doğal görünümü berilmiş' bir havuzla karşılaşıyorsunuz. Manrique, adeta sizi cehennem mağarasından çıkarıp cennet havuzuna sokuyor.

ELDEKİ TEK MALZEME!
Size Lanzarote'yi değil Manrique'yi anlattım çünkü Manrique demek Lanzarote demekti. Elindeki tek şeyin volkanik tortu olduğunu fark eden birinin bu malzeme ile ne harikalar yarattığına şahit olunca burnumun direği sızladı. Ülkem dünyanın en güzel ülkelerinden olduğu halde bu küçücük çorak adalar kadar turist çekemiyor. Ne dersiniz, bu hayalim günün birinde gerçek olur mu?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.