Hüseyin Kocabıyık

Merkez medya-merkez sağ

Medya üzerine düşüncelerimizi yazmaya devam ediyoruz. Bugün merkez medya ile merkez sağ arasındaki son derece ilgi çekici ilişki üzerinde duracağım.
Merkez medya ile merkez sağ arasında özellikle 1970'li yıllardan sonra ileri düzeyde bir alışveriş ilişkisi başlamıştı. Bu elbette bir karşılıklı fonksiyonların yerine getirilmesi ilişkisi değildi. Doğrudan doğruya bir menfaat ilişkisinden söz ediyoruz.
"Sen beni muhaliflerim karşısında güçlendir, aleyhime kamuoyu oluşturma, ben de sana devlet kaynaklarını açayım."
Söz konusu ilişkinin kabaca tanımı buydu. Diğer taraftan bakarsak, "sen bana kamu kaynaklarını kullandır, ben de seni kamuoyu gözünde parlatayım."
Ve ne yazık ki, siyasi tarihimizdeki birçok bozulmanın altından çıkan Demirel ismi burada da karşımıza çıkıyor. Uzun iktidar yılları bugün karşımıza çıkan medya hastalıklarının kronik sorunlar haline geldiği yıllardır.
Demirel'in nasıl bir medya algısına sahip olduğunu yanına gelenlere söylediği şu sözden anlayabilirsiniz: "Bu Hürriyet Gazetesi iktidar aleyhine 10 gün yayın yapsın hükümet düşer!" Düşünelim ki, Türkiye'nin en önemli politikacılarından birisi bir gazeteyle ilgili korkusunu açıkça beyan edebiliyor. Siz Hürriyet Gazetesi'nin sahibi olsanız, muhatabınızın sizinle ilgili bu zayıflığı karşısında aklınızdan neler geçer?
***
Meziyetlerini her zaman hatırlattığımız ve saygı duyduğumuz Özal, Demirel'den farklı mıydı peki? Hayır, hiçbir farkı yoktu. Belki Özal, Demirel'den farklı olarak zekasının cevvalliği ile medyayı kendi düşünceleri istikametinde biraz daha kolay yönlendirebiliyordu.
Ama günün sonunda Erol Simavi ile girdiği güç polemiğinde, "Medya birinci güçtür" diyen gazete patronunun ayağına giderek bir bakıma teslim olmuştur.
O teslimiyet Özal'ın gerileme devrinin başlangıcını ifade eder. Üstelik medya Özal gibi bir liderin alttan alan bu tutumunu yeterli görmedi ve Demirel'e destek verdi. Özal sonrası dönemde Mesut Yılmaz, medya-siyaset ilişkilerini tek kelimeyle yalama haline getirmiş ve bu iki sektörde onulmaz yaralar açmıştır.
***
Merkez sağın diğer kanadı DYP, Çiller döneminde önce farklı bir basın-siyaset ilişkisi geliştirmeyi denedi.
Çiller basına tanınan devlet imtiyazlarını ve teşvikleri kesti. Medya Çiller'e karşı tam bir imha yayıncılığına başladı. Aslında Çiller'i yıkamadılar. Fakat Çiller 1999 seçimlerinde aldığı yüzde 12 oyu küçümsedi. Oysa o oy Çiller'i siyasetten silmek isteyen medyanın yenilgisiydi.
Çiller bu gerçeği hiç anlamadı. O kendisinden önceki tüm sağ liderler gibi, "medyasız iktidar olunmaz" yalanına inandı. İlk fırsatta onca direnişi ve onca demokrasi mücadelesini bir kalemde geçersiz kılacak eski yanlış ilişki biçimine geri döndü. Kendisine "Tansu" diye ön ismiyle hitap eden gazetecilerin önüne mağlup bir siyasetçi olarak çıktı; galip olduğu halde. Ve bana göre bu tercih onu siyasetten uzaklaştırdı.
***
Recep Tayip Erdoğan, "yenilmez medya" metaforunu altüst etti. Bu yeni bir ilişki biçimidir. Bunu da bir başka gün tartışırız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.