Giriş Tarihi: 16 Eylül 2009, 17:17
Her yıl Eylül ayı geldiği vakit kendi kendime düşünürüm: "Keşke" derim, "şu takvim yapraklarından 16-17 Eylül tarihleri ebediyen düşürülebilse. Keşke bu millet kendi tarihinin en büyük kalleşliğini, rezilliğini ve en korkunç cinayetini görmezden gelebilse."
Benim keşke demem bir fayda vermez tabii. Milletin böğrüne 48 yıl önce saplanmış o hançer hala orada durmaya devam ediyor. Ve tabii her yıl Eylül ayının ortalarına geldiğimizde tabiat hazanı bizler hüznü ve acıyı beraber yaşamaya başlarız. İçimiz boğazımıza kadar acı dolar. Haykırmak isteriz, acımızı dışarıya savurmak... Bu kara güne lanet okumak... Feleğin üstünde tepinmek isteriz!
***
Heyhat ki yanlış anlaşılmasın, o ki milletin sevgilisi dahi olsa, Ege'nin efesi şehit Menderes için değildir feryadımız. Onun aziz hatırası üzerinden bir millete yanarız biz. Figanımız bir milletin makus talihinedir. Türk milleti gibi asil bir millet nasıl olurda içinden Ege'nin bu şanlı efesini katleden alçakları çıkarır, bunadır isyanımız.
***
Nasıl nisyan ederiz ve nasıl isyan etmeyiz ki? Jandarma korkusuyla ve tahsildar haramiliğiyle insanlıktan çıkarılmış bir millet yeniden dik durmayı, dik yürümeyi öğrendi onun sayesinde.
Işığa hasretti; barajlar yapmayı öğrendi, ışık gördü bu millet. Karneyle ekmek alırdı, basma alırdı; bolluk ve bereket gördü. Köyünde doğar, köyünde ölürdü; hastane bilmez, doktor bilmez ölümü beklerdi. Şehri gördü, hastane gördü, şifa buldu kavruk Anadolu insanı.
Cehalet boynuna asılmış kement gibiydi; memleketin ücra köşeleri ilk kez okul gördü. At nalı çivisini ithal eden bir ülke sanayi ürünü üretmeye başladı.
Bir yandan maddi kalkınma dikine ilerlerken, diğer yandan demokrasi dağınık ve birbirinden kopuk milleti harman etmekte ve ortaya bütünleşmiş bir millet yapısı çıkmaktaydı. Menderes'in 10 yıllık iktidarında Kürt sorunu yoktur. İrtica tartışması yoktur. Yolsuzluk yoktur. Hareketli, renkli ve çağdaşlık yolunda dönülmez bir yola giren Türkiye vardır. Üç olan şeyi dört yapmak kolaydır; ancak hiç olmayan bir şeyi koskoca bir coğrafya çapında bir millete tattırmak, onun hayatına refah ve mutluluk taşımak dünyanın en zor işidir. İşte Menderes bunu yapandır ve bunun için tarih çapında büyüktür. Bu millet insan gibi yaşamayı ve medeniyetin nimetlerine kavuşmayı onunla tanıdı, bildi.
***
Menderes üniformalı bir grup serseri tarafından katledildi. Bu bir siyasi cinayettir. Tarih bunu böyle kayıtlara geçmiştir. Devlet kendi içinden çıkmış katillerden dolayı milletten özür dilemiştir. Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, milletin hafızasında o temiz ve pak isimleriyle bugün aynen yaşamaya devam ediyorlar. Türk milleti var olduğu sürece de millet bu büyük evlatlarını hiç unutmayacaktır. Ya onların fiziki varlıklarını yok eden caniler? Onlardan bir haber var mı düne dair? Olamaz, kim oldukları bile belli değil. Sadece her Eylül ayı geldiğinde koskoca bir milletin lanetine ve ebediyen Allah'ın "kahhar" sıfatına muhataptırlar ki, vay onların haline!
***
İsyanımız Ege'nin efesi Menderes için değildir. O sevdiğinin katında yerini bulmuştur ve huzur içindedir, eminiz. Millet içindir kahrettiklerimiz. 48 yıldır kan ve ölüm kol geziyor milletin üzerinde. 48 yıl önce milletin bozulan ağız tadı bir daha yerine gelmedi. Bugün dahi Menderes'in bıraktıkları üzerine bir şeyler koymaya çalışıyoruz. Tam 48 yıl önce Cumhuriyet'in altın çağından ve onun mimarından kopardılar milleti. Ogün bu gündür huzur yüzü görmedik.
Bunadır isyanımız, bir millete yapılan büyük kötülüğe...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.