Kötü giden bir şey yok
***
Konuya buradan girmemin bir nedeni var elbette. Yukarıda bahsettiğim ve hepimizin din diye yaşadığımız birtakım davranışlar, çilehaneye girmesek, sırtımızı kamçıyla dövmesek de zihnimize, bakış açılarımıza sinmiştir. Onun için Türk toplumu her zaman biraz karamsardır. Kuşkucudur. Olan bir olaydan öncelikle kendine eziyet edeceği bazı evhamlar üretir. O nedenle sabah yürüyüşünde tanımadığı birine "günaydın" demek gelmez içinden. Çünkü kafasında peşin bir kuşku vardır o kişiyle ilgili. Bu yüzyılların inanış biçimimizin ve doğru diye kabul ettiğimiz pek çok batılın karakterimize sinmişliğinden başka bir şey değildir. Nerden çıkartıyorum bunu? Şundan; Türkiye her alanda güzel gelişmeler yaşıyor ve bizler her iyi gelişmenin altında bir felaket senaryosu görüyoruz. Örneğin, Türkiye Kürt meselesine dair yeni bir süreç başlatıyor ve bir yüksek özgüvenle sürdürüyor. Bakıyoruz, bu sürece en fazla muhalefet edenler Kürtçülerle bizim milliyetçilerimiz. Ermeni açılımı da aynen öyle. Ermeni milliyetçileri ile Türk milliyetçileri bu çabalara şiddetle karşılar. Neden? Kötü niyetli olduklarından mı? Hayır, belki yukarıda ifade ettiğim gelenekselliğin çok daha fazla etkisinde oldukları için.
***
Tek taraflı bir eleştiri içermiyor yazdıklarım. Bugün makul olanı savunuyor ve temsil ediyor zannettiklerimiz de benzer yanılgılar içerisindeler. Mesela benim gibi Kürt açılımını destekleyenler Deniz Baykal'ın veya Bahçeli'nin muhalefetini hepten mantıksız ve anlamsız sayabiliyoruz. Bu düşünce tarzının her gelişmenin altında bir kötülük arayan septik anlayıştan çok bir farkı yok. Oysa Deniz Baykal'ın muhalefetinin veya Bahçeli'nin itirazlarının da bir ihtiyaca cevap verdiğini düşünmek gerekmez mi? Örneğin ben Deniz Baykal'ın muhalefetinin Başbakan'ı konuyu biraz daha açık seçik tanımlamaya mecbur bıraktığını düşünüyorum. Bu da gayet güzel olmuştur ve toplum biraz daha aydınlanmıştır.
Aslında başından beri söylemek istediğim şu: Biraz rahat olalım. Her konuda kötümser olmak zorunda değiliz. İyimserlik diye de bir ruh hali vardır ve bu halde insanlar daha bir mutlu olurlar. Kendimize sürekli eziyet ettiğimiz bir hayat kalitesi düşük bir hayattır.
Türkiye her bakımdan büyüyen, gelişen, iyiye giden ve güçlenen bir ülkedir. Atatürk'ün gözleri nereye bakıyorsa Türkiye oraya gidiyor!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.