Açık-kapalı oturum
Kapalı oturumlarda konunun mahiyetine göre herkesin duymaması ve bilmemesi gereken hususlar da görüşülür. Orada konuşulanlar 10 yıl süreyle açıklanamaz; bu bir yasal mecburiyettir. Hükümetin kapalı oturum önerisine başta MHP karşı çıktı ve "orada konuşulanları kamuoyuna açıklayacağını" ilan etti.
Başkanının ismi Devlet olan ve her fırsatta devletçi olduğunu söyleyen bir partinin bu sakil davranışının üzerinde durmaya bile değmez, geçiyorum; ya Ak Parti'nin "kapalı oturum" fikrinden çark etmesine ne diyeceğiz? Bir anlamsız "rest" mantığıyla yapılan bu dönüş bana göre MHP'nin yaptığından daha büyük bir devlet adamlığı defosudur ki, Başbakan Erdoğan'ın gradosuna hiç uygun düşmemiştir.
Hiç kimse unutmasın, bu toprakların çok netameli işi vardır ve siz bu topraklarda bir devlet yönetiyorsunuz. Devlet işlerini şom ağızlı karılar gibi ulu orta konuşamazsınız. Siz devlet adamlığının gereğini yapın; öbür adam bunu açıklarsa açıklar; bu hem onun devlet adamlığı çapını gösterir hem de kanunlar önünde bir suç işlemiş olur ki, bu kötü bir suçtur.
Bu arada, Bülent Arınç'ın sağlam devlet adamlığı kumaşı bir kez daha kendini gösterdi. Arınç, açık oturum fikrine karşı çıkarak yapılan yanlışlığa işaret etmiştir. Umarım siyaset sınıfına parlamentonun ve devletin bu kadar ciddiyetsizliği kaldıramayacağını anlatmayı başarır.
Korucular
Kürt açılımı tartışmalarıyla beraber Güneydoğu'da faaliyet gösteren korucuların varlığı da tartışmaya açıldı. Koruculuk düzenin kaldırılması yönünde müthiş bir kampanya sürdürülüyor. Bu kampanyanın dibine inildiği zaman ben hiç de iyi niyetli bir yaklaşım göremiyorum. Bir kere bakıyorum, "kim en fazla koruculuk düzeninin lağvedilmesini istiyor" diye. Eski Marksist- komünistler, yeni liberaller; bölücü etnikçi Kürtler, tabi ki PKK ve sapla samanı karıştıran iyi niyetli ama kafası karışık tipler.
Koruculuğu kaldırmak istiyorlar, çünkü korucu dediğimiz insanlar ve onların arkasındaki ahali ve aşiretler devlete her vakit sadık kaldılar; Türk askerine kurşun sıkmadılar, PKK'nın tehditlerine boyun eğmediler; Türkiye'nin bütünlüğüne halel getirecek davranışlar içinde olmadılar.
Bireysel suçlara karışmadılar mı? Çok karışanlar oldu, başka yanlış işler yapanlar da oldu. Ama bunlar bir nevi devlet memuru, bunları adam etmek devletin görevi. Herkes bilmeden konuşuyor. O 70 bin korucu var olduğu için, ki bunların yarısı da gönüllüdür, PKK Güneydoğu Anadolu'da pek çok araziye girememiştir. Mesela PKK Urfa ve havalisine çok uğraşmasına rağmen niye giremedi hiç düşünüyor mu bu beyler? Bu vatansever insanlara "kullanılıp atılmışlık" duygusunun yaşatılmasının ne kadar tehlikeli olduğunu göremiyorlar mı acaba?
Devleti yönetenlerin bu konuda karar alırken bir değil milyon kere düşünmesi gerekiyor. Hiçbir şey yapamıyorsanız oturun Sultan Abdülhamit Han bu konularda neler yapmış ona bakın!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.