"Kürt meselesi"nde yeniden düşünme zamanı
***
Geçtiğimiz çarşamba günü, tartışmasız şu anda, belki de dünyanın en iyi düşünce kuruluşlarından birisi olan SETA'da, siyasi parti değerlendirmelerinin yapıldığı toplantıya katıldım. Ele alınan konu SETA'nın hazırlattığı BDP raporuydu ve haliyle Kürt meselesi tartışıldı. Raporu hazırlayan gazeteci Ruşen Çakır'dı. Bazı itiraz noktalarım olsa da, çok iyi bir rapor çıkarmış ortaya. Diğer konuşmacılar, HEP'in eski genel başkanlarından Feridun Yazar'la, son yıllarda akademi dünyasının en pırıltılı hocalarından Hüseyin Yayman'dı. Hüseyin Hoca birikimine yakışan çok güzel bir sunuş yaptı. Sonra Feridun Yazar aldı sözü. "Ilımlı Kürt" politikacılardan sayılan Yazar, belli ki zamana uymuş ve hayli sertleştirmiş söylemini. Üç şey söyledi: Bir, yapılan Kürt eylemleri Abdullah Öcalan'ın elini güçlendirmek için yapılıyor. İki, devlet Kürtlerin istediklerini vermezse, "Kürt sorunu seçimden sonra Kürdistan sorununa dönüşür". Üç, Kürtler kendi haklarına sahip olana kadar mücadelelerini sürdürecekler. Sonra Ruşen çakır söz aldı. Onun söylediği de özetle şuydu: Artık Kürtleri yenmek mümkün değil, çünkü karşımızda bir Kürt milleti var.
***
Bu bana göre şirazesinden çıkmış konuşmaları sabırla dinledim ve iki konuşmacıya iki soru sordum. Sorumun biri şuydu: Bugün Türkiye'de 7 milyon Kürt seçmen var. Bu seçmenlerin yüzde 50'si AK Parti'ye oy veriyor, yüzde 40'ı BDP'ye oy veriyor, yüzde 10'u da diğer partilere oy veriyor. Yani Kürtlerin yüzde 60'ı Kürtçü partiye oy vermiyor ve PKK çizgisindeki siyaseti onaylamıyor. Bu yüzde 60'ı biz Kürt meselesinde nereye koyacağız? Bu soruyu sormamın nedeni, Ruşen Çakır'ın bütün konuşması boyunca Türkiye'de sadece PKK'lı Kürtler yaşıyor iması vermesi idi. Bu soruma tecrübeli gazeteci ne cevap verdi biliyor musunuz? Kocaman bir hiç. Verdiği cevap şu: AK Partili Kürtler de Kürtlüklerinin bilincine vardı. Feridun Yazar'a sorduğum soru ise şuydu: "Kürtlerin kendi haklarına sahip olması" cümlesinin altını defalarca çizdiniz. Bize lütfen açık, net, kesin olarak söyler misiniz, Kürtlerin kendi hakları dediğiniz hakları nedir? Sorumun kıyısından bile geçmedi Feridun Yazar. Çünkü demokratik hakları, insan hakları filan deseydi, bunların çoğunun zaten verildiği ortaya çıkacaktı. Zavallı Feridun yazar, o salonda sözünü ettiği Kürt haklarını "federasyon, siyasi özerklik, bağımsızlık" şeklinde dürüstçe ifade edemedi.
Evet, dönelim şimdi tekrar bize. Beyler, bu ülkenin demokratları, liberalleri. Kürt meselesi anlaşılıyor ki, bölücü Kürtler için bir demokrasi meselesi değil. Bugüne kadar demokrasi adına yapılanların barışın gelmesi bakımından bir işe yaramaması, Ilgaz eylemi ve İmralı tosununun sözleri bize bunu gösteriyor. O zaman, şimdi sıra bizde. Bizim de bu konuya dönük görüşlerimizi "vatan değerleri" üzerinden yeniden bir gözden geçirmemiz gerekiyor. Elbette demokratik perspektifimizden sapmadan, sadece meseleyi doğru eksenine oturtmak adına.
Hiç kimsenin, bu ülkenin demokratlarını "salak" yerine koymaya hakkı yok!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.