Yemin edeceksiniz, başka çareniz yok!
Özet olarak bunları yazmıştık. Geldiğimiz noktada siyasi tablo neyi gösteriyor? Evet, bu yapay krizin sürdürülemeyeceği daha hafta dolmadan anlaşıldı. Şimdi boykotçu partilerin hepsi en az hasarla TBMM'ye kapıdan, pencereden, bacadan girmenin yollarını arıyorlar. Kılıçdaroğlu parti içi muhalefeti ve kaynamayı "konsolide" etti, ancak Tayyip Erdoğan'a yaptığı şantaj elinde patladı. Başbakan şimdi bir taraftan onlara kurtuluşları için açık kapı bırakıyor, bir taraftan da CHP'nin burnunu sürtüyor. Tam bir usta işi siyaset yapıyor sizin anlayacağınız. Nitekim bu durumu gören CHP'nin eski lideri Deniz Baykal, Kılıçdaroğlu ile görüştü ve onu uyardı. Dediği şu Baykal'ın: " CHP derhal yemin etmelidir, AK Parti'nin oyu yüzde 60'ları buldu". Baykal bununla da kalmadı, kamuoyuna kendisinin gidip yeminini edeceğini açıkladı. Elbette kurt siyasetçi Baykal, CHP'nin nasıl bir batağa saplandığını görüyor ve rahatsız oluyor.
***
Yemin meselesiyle ilgili en isabetli öngörülerimden biri de PKK'lı(BDP)siyasetçilerle ilgiliydi. "Apo 'meclise girin, yemin edin' der ve bu talimata uyarlar" demiştim. Nitekim o talimat geldi. Aslında PKK zihniyetini biraz tanıyan herkes rahatlıkla bunun böyle olacağını bilir. Çünkü bu adamların tamamı iradelerini ve ruhlarını bir mahkuma teslim etmişler. Basit bir akıl yürütme gibi gelebilir ama bu PKK'lı siyasetçilerin çoğu bir dini inanca sahip değil. İnanma ihtiyaçlarını Apo'ya bir tür tapınma duygusuyla gideriyorlar sanki. Nitekim PKK'lı bazı teorisyenler "Apo bizim için bir peygamber" demişlerdi. Söz konusu ilişkiyi bilimsel olarak inceleyenler ise, ortada bir "mistifikasyon" olduğunu söyleyerek bu ilişkinin "dinsel" bir nitelik kazandığına dikkat çekmişledir. Tekrar yazı konusuna dönersek, PKK'lı siyasetçiler Apo'dan gelen talimata uygun davranmak için şimdi Ankara'da Cemil Çiçek'e yalakalık yapmakla meşguller.
***
Umarım bu yapay kriz bittikten sonra hepsi oturur ve "Biz nerede hata yapmıştık" diye düşünürler. Aslında yaptıkları hamle, kafalarının gerisinde olanları ve siyaset dışı odakların arzularını birlikte düşünürsek, çok kötü de bir hamle değildi. Ancak ortada hamleyi başarısızlığa mahkum eden iki neden vardı. Birincisi, orta yerde bir ay önce tecelli etmiş koskoca bir millet iradesi duruyordu ki yapılan hamle bu iradenin özüne aykırıydı. İkincisi, Recep Tayyip Erdoğan meşruiyet zorlamasına girmeyen bir siyasetçiydi, bunu hesap edemediler.
Siyaset bir sanattır, iyi yapmazsan kaybedersin.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.