Muhsin Yazıcıoğlu olayı
Bu konuşmadan bir ay sonra Muhsin Başkan'ın bindiği gizemli helikopter Keş dağlarında Karayakup tepesine çakıldı. Helikopterde canlı insanlar vardı ve telefonla irtibat kurmuşlardı. Ama ne hikmetse koca Türkiye'nin ordusu, polisi helikoptere bir türlü ulaşamadı. İki gün geçtikten sonra enkaza köylüler ulaştılar. Helikopterde canlı kalmamıştı. Büyük bir trajediydi yaşanan. Gençliğin efsane lideri, defalarca feleğin çemberinden geçmiş olan Muhsin Başkan bir helikopter kazasında yok olup gitmişti.
***
Doğrusunu isterseniz ben kazadan sonra kazaya dair herhangi bir şüphe duymadım. Çünkü helikopter tekin bir araç değil. Bütün dünyada pekçok helikopter kazası olmakta ve insanlar ölmekte. Ancak Muhsin Yazıcıoğlu'nun arkadaşları benimle aynı kanatte değillerdi. Onlar bu işin altında bir bit yeniği arıyorlardı. Kısacası Muhsin Başkan'ın bir suikasta kurban gittiğini düşünüyorlardı. Bitmez tükenmez bir gayretle olayın altını üstünü karıştırıyorlardı. Bu arada dostlarım BBP eski Genel Başkanı Yalçın Topçu ve şimdiki Genel Başkan Mustafa Destici'ye bu işin peşinden bu derece gitmenin Muhsin Başkan'ın hatırasını zedeleyeceğini söylediğimi de hatırlıyorum.
Çünkü benim aklım almıyordu bir suikasti. Yüzde 1 oyu olan ve meşruiyetten yana olan bir parti liderini kim niye öldürmek istesin ki? Diye düşünüyordum. Ama ben yanıldım, diğer bir değişle Muhsin Yazıcıoğlu'nun arkadaşlarının sezgileri doğru çıktı. Evet, bugün gelinen noktada ortada çok karışık, mide bulandıran bir durum var. Yeni deliller ortaya çıkıyor tek tek. Ülkenin Başbakanı ve özellikle de Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül meseleye angaje olma gereği duyuyor. Nasıl duymasın ki, helikopterin yok denilen karakutusunu gizlice söken askerlerin filmi var önünde.
"O parçayı o enkazdan keçiler mi söktü" diye soruyor Cumhurbaşkanı. Bu sahip çıkışla birlikte kazaya dair birçok yalan da ortaya çıkmaya başlıyor. "Radarda görünmedi" deniyordu, göründüğü anlaşılıyor. "Kaza mahallinde jetler uçmadı" deniyordu, uçtuğu ortaya çıkıyor. Ve dünkü Yeni Asır'da Muhsin Başkan'ın can arkadaşı Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, "Yazıcıoğlu'nu darbeciler öldürdü" diyor.
***
BBP'nin vefakar yöneticilerini ve Muhsin Başkan'ın dava arkadaşlarını canı gönülden kutluyorum. İnanç ve ısrarlarıyla karanlık tarihimizin pis bir işini daha ortaya çıkarmayı başarıyorlar sanki. Cumhurbaşkanı ve Başbakanı da aynı şekilde tebrik etmek gerekiyor. Devlet Denetleme Kurulu'nu harekete geçirmek ve gerçeğin ortaya çıkması için devleti devreye sokmak siyasi irade isteyen bir işti. Bu kararlılık belki de Silivri'de bağırsaklarını temizleyen Türkiye'nin bu çabalarına ayrıca hız kazandıracaktır. Dün savcıların Ankara, Antalya, İzmir, İstanbul ve Malatya'da yaptıkları baskınlar konunun hukukun denetimine girdiğini gösteriyor.
Öyle görünüyor ki yaşarken ömrünü bu ülkeye hizmete adamış olan Muhsin Başkan hatırasıyla nefret ettiği karanlık odakların deşifre edilmesi konusunda da ülkesine hizmete devam ediyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.