Fransa'nın bize öğrettiği
Aydınlanmanın ülkesi Fransa, kendisinden en fazla etkilenmiş bir ülke olan Türkiye'ye yapacagını yaptı, sözde soykırım inkar yasasını meclisinden geçirdi. Hayırlı olsun. Bu çapta bir siyasi eylemin yapan için kesin bir bedeli olacaktır. Çünkü bu girişim düşmancadır. Etik temelden yoksundur. Siyasi bir çıkar için iki köklü dostluğu sabote eden ferasetsiz ve geleceği düşünmeyen bir tutumdur. Fransa'ya bir ceza kesilecektir, bu kaçınılmaz. Ve bu cezanın bu sefer bu ülkenin canını acıtacağını da herkes görecektir. Bu meselenin bir yönüdür.
***
Meselenin bir başka yönü daha var ve ben daha çok orayla ilgiliyim. Sorduğum soru şu: İsrail ve Fransa gibi müttefikimiz durumundaki ülkeler Türkiye'yi nasıl bu kadar kolay incitebiliyor? Türkiye'ye dönük eylemlerinin arkasındaki stratejik düşünce nedir? Bizim asıl bu mesele üzerinde durup düşünmemiz gerekiyor. Türkiye'ye dönük rasyonalitesi olmayan bu devlet eylemleri bize bir şeyi sanırım en anlaşılabilir bir şekilde gösteriyor. Türkiye güçleniyor. Siyasi coğrafyalar üzerinde etkisi her gecen gün daha fazla artıyor. Ekonomisi büyüyor, hem büyüyor hem de güçleniyor. Bütün bu gelişmeler bugün Türkiye'ye dönük düşmanca tavırlar sergileyen ülkelerin aleyhine bir seyir takip ediyor. Onlar açısından Türkiye'nin canını acıtma gerekçesi aleyhlerine gelişen bu süreç.
***
Olanları anlamak için eğer böyle bir akıl yürütüyorsak o zaman aynı akıl yürütme bizi şöyle bir sonuca götürüyor: Bu çeşit devlet husumetlerine maruz kalmamak için bizim bugüne kadar başardıklarımız yetmiyor. Mesela, mevcut ekonomimiz, mevcut demokrasimiz, mevcut diplomasimiz ve bunların hali hazırdaki gücü bu saldırıları engellemeye yetmiyor. Türkiyenin daha büyük bir ekonomiye, daha güçlü bir orduya, daha etkin bir Ortadoğu politikasına ihtiyacı var. Kimse unutmasın, Türkiye'nin başbakanının 20 günlük hastalığında koca Türkiye pusulasız kalıverdi. Sistem sorunları hala devam eden, anayasa yapamayan, bir kişiye bu denli bağımlı bir ülkeyle herkes oynar, üstelik birde çıkarları için tehdit potansiyeli taşıyorsa iyice oynarlar.
Türkiye, Fransa olayından sonra bir kez daha kendi durumunu güçlü bir değerlendirmeye tabi tutmaya mecburdur.
***
Meselenin bir başka yönü daha var ve ben daha çok orayla ilgiliyim. Sorduğum soru şu: İsrail ve Fransa gibi müttefikimiz durumundaki ülkeler Türkiye'yi nasıl bu kadar kolay incitebiliyor? Türkiye'ye dönük eylemlerinin arkasındaki stratejik düşünce nedir? Bizim asıl bu mesele üzerinde durup düşünmemiz gerekiyor. Türkiye'ye dönük rasyonalitesi olmayan bu devlet eylemleri bize bir şeyi sanırım en anlaşılabilir bir şekilde gösteriyor. Türkiye güçleniyor. Siyasi coğrafyalar üzerinde etkisi her gecen gün daha fazla artıyor. Ekonomisi büyüyor, hem büyüyor hem de güçleniyor. Bütün bu gelişmeler bugün Türkiye'ye dönük düşmanca tavırlar sergileyen ülkelerin aleyhine bir seyir takip ediyor. Onlar açısından Türkiye'nin canını acıtma gerekçesi aleyhlerine gelişen bu süreç.
***
Olanları anlamak için eğer böyle bir akıl yürütüyorsak o zaman aynı akıl yürütme bizi şöyle bir sonuca götürüyor: Bu çeşit devlet husumetlerine maruz kalmamak için bizim bugüne kadar başardıklarımız yetmiyor. Mesela, mevcut ekonomimiz, mevcut demokrasimiz, mevcut diplomasimiz ve bunların hali hazırdaki gücü bu saldırıları engellemeye yetmiyor. Türkiyenin daha büyük bir ekonomiye, daha güçlü bir orduya, daha etkin bir Ortadoğu politikasına ihtiyacı var. Kimse unutmasın, Türkiye'nin başbakanının 20 günlük hastalığında koca Türkiye pusulasız kalıverdi. Sistem sorunları hala devam eden, anayasa yapamayan, bir kişiye bu denli bağımlı bir ülkeyle herkes oynar, üstelik birde çıkarları için tehdit potansiyeli taşıyorsa iyice oynarlar.
Türkiye, Fransa olayından sonra bir kez daha kendi durumunu güçlü bir değerlendirmeye tabi tutmaya mecburdur.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.