Sessizliğin gücü
***
Neler yok ki bu sessizliğin gücüyle başarılmış işler arasında? Dünyanın en iyi havayolu haline gelmiş firmalar, binlerce kilometre yollar, Türkiye'yi gerçek manada çağ atlatan bilişim ve enformasyon uygulamaları, köprüler, viyadükler, tüneller, akla ziyan rüya projeler hep bu mütevazı sakin güçler tarafından yapılmış. Ve sessizce yapılmış, biz şimdi kendi kendimize soruyoruz, bu yollar, bu tüneller ne zaman açıldı? Bu Marmaray'ı kim düşünüp de yaptı? Şu yüksek hızlı tren hayatımıza ne vakit girdi? Zihnimiz bütün bu gelişmelerin ve büyük medenileşme sürecinin takvimini açıklamaktan aciz. Bütün bu büyük işlerin, bütün bu altın projelerin karşısına bir eşittir işareti koyduğunuz zaman oraya sessiz, efendi, ta Erzincan'dan kalkıp bin bir güçlükle okumuş ve en nihayetinde Tayyip Erdoğan'ın tedrisinden geçmiş bir ismi yazmaya mecbur kalıyorsunuz: Mühendis Binali Yıldırım. Bu ülkeye sessizliğin gücüyle ve bir "sakin güç" olarak değer katan bir siyaset ve hizmet adamı. Aynı zamanda Başbakan Erdoğan'a, onu bu halkın önüne çıkaran insana da değer katan biri Binali Bey.
***
Bu yazıyı niye yazdım? Şundan: Binali Yıldırım, bu sessiz sakin adam İzmir milletvekili oldu. Bilmem kim ne kadar farkında, onlarca yıldır üzerine ölü toprağı serpilmiş İzmir yeniden kımıldar oldu, bu şehrin hasta vizyonuna getirip soktuğu büyük projeler İzmir'in kurumuş hayat damarlarını yeniden canlandırdı. Zihin tembelliğini ortadan kaldırdı. Bunu ben görüyorum ve son günlerde bu gerçeğin farkında olan pek çok insanı dinliyorum.
Bu yazıyı bir de şunun için yazdım: Ankara'da çalışan gazeteciler olarak Binali Yıldırım'ın kendisi gibi sessiz sedasız harikalar yaratan kadrosunu ilgiyle izliyoruz. İşte geçtiğimiz hafta Kore ve Japonya'da, ondan önce İspanya'da o bürokratları izledik. Birinci sınıf bir ülke temsili, Türkiye'nin menfaatleri konusunda çelik gibi bir kararlılık ve Türkiye'nin en ileri teknolojiyi üretir bir ülke olmasına odaklanmış bir zihinsel motivasyon. Hepsinin ortak özellikleri bunlar. Müsteşar Habib Soluk'u, TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman'ı ve onların her biri bize "Bu adamlar niye özel sektörde değiller?" dedirten kadrolarını bu gezilerde hayranlıkla izledik. Bu insanlar bizi, bizim hiç olmadığımız ve normal şartlarda da olmamamız gereken yüksek hızlı tren masasına oturtmuşlar ve şimdi ülkemizi sessizce bu masanın efendisi yapmaya çalışıyorlar.
Atalarımız "Söz gümüşse, sükut altındır" sözünü, herhalde, "sessizliğin gücü" ile ülkemize çağ atlatan bu altın adamlar için söylemiş olmalı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.