Altı saat süren bir uçak yolculuğundan sonra indiğiniz ülkenin pasaport kontrolündeki görevliyle Türkçe konuşuyorsunuz ve bal gibi anlaşıyorsunuz. Sonra sizi karşılayanlar size ana sütü gibi tatlı bir Türkçeyle hitap ediyorlar. Gittiğiniz otelin resepsiyonunda çalışan sevimli kız neredeyse aksansız bir Türkçeyle sizinle iletişim kuruyor. "Nerede öğrendiniz bu kadar güzel konuşmayı" dediğiniz vakit "Manas Üniversitesi'nde okudum" cevabını alıyorsunuz. İşte o vakit, içinizdeki adalet duygusu bazen kendi devletinize karşı haksızlık ettiğinizin farkına varmanızı sağlıyor. Çünkü sizin devletiniz, yani Türkiye Cumhuriyeti, onca sıkıntılarına rağmen 6 bin kilometre uzaktaki bir başka ülkenin çocukları için koskoca bir üniversite kurmuş ve o ülkenin çocuklarını meslek sahibi yapmış. Evet, soydaş cumhuriyetlerin en uzak ve en küçüklerinden biri olan Kırgızıstan'dayız ve burada Türk doğmanın, Türk olmanın keyfini yaşıyoruz.
* * *
Kabe'yi ziyaret edenler yaşadıkları o manevi iç ürpertiden söz ederler. Ben bunun nedeninin insanın yaradılış özüyle kutsal topraklar arasındaki bir kök ilişkisinden kaynaklandığını düşünürüm hep. Kırgızistan'da bulunduğum süre içinde benim içimde de sürekli bir heyecan ateşi yandı durdu. Belli ki genetik varlığımızın kök hücreleri ile bu topraklar arasında bir ilişki var. Çünkü Kırgızistan'ın çekik gözlü insanları ben de doğrudan doğruya akraba duygusu uyandırıyordu. 6 bin km. uzaktaki bu toprakalarda yaşayan insanlar benim dilimi konuşuyorlar, benim inançlarıma iman ediyorlardı. Kırgızca ilk anda size çok uzak geliyor ama birkaç gün içinde söylenen her şeyi anlıyorsunuz. Orta Asya Türki halkların içinde en sıcak kanlı olanları Kırgızlar. Aynı zamanda demokratik kültürün en fazla geliştiği ülke. Şu anda çok partili parlamenter bir sistemle yönetiliyor. Her şeyden önce Orta Asya cumhuriyetleri içerisinde hilesiz seçimlerin yapılabildiği belki tek ülke burası. Konuştuğumuz Kırgızlara "Sizin başardığınız en önemli iş bu, sakın bunu kaybetmeyin" dedik. Gerçekten demokrasilerini biraz daha geliştirirlerse bu ülkenin önü tahmin edemeyecekleri kadar açılacak.
+++
Kırgızistan benim uzun yıllardır üzerinde durduğum bir ülke. Önümüzdeki yıllarda büyük güçler kapışmasında Kırgızistan çok stratejik bir ülke haline gelebilir. Şu anda hem ABD hem de Rus üslerine ev sahipliği yapıyor. Akıllı bir siyasi idare bu durumu Kırgızistan için avantaja dönüştürebilir. Diğer yandan müthiş bir turizm potansiyeli var bu ülkede. Dünyanın en güzel dağları, en güzel yaylaları, en güzel kayak merkezleri bu ülkenin arazisinde. Bu ülkeden Turgut Özal gibi akıllı bir adam çıksa sadece turizmle ayağa kalkma imkanına sahip. Benim burada en fazla ilgimi çeken birkaç husus var ki yazmadan olmaz. Birincisi Fethullah Gülen okulları bu ülkenin tek kelimeyle yıldızı. Bu okullardan 22 defa dünya bilgi şampiyonu çıkmış. İçinde üniversite ve yurtlar olmak üzere 20'nin üzerinde birimleri var. Bütün bu başarıların arkasında ise kendini eğitime adamış bir kahraman insan var: Orhan İnandi. Soyadı gibi inanmış ve bu fakir ülkede bir eğitim mucizesi yaratmış. Orhan Bey'i tanımak gerçek bir mutluluk ve gurur kaynağıydı bizim için. Öte yandan, 90'lı yıllarda Türkiye'de okumuş ve bugün iş güç sahibi olmuş Kırgızlar var ki beni Kırgızistan'da en çok etkileyen hususlardan biriydi. Hepsi idealist, hepsi Türkiye Türkçesi konuşuyor, hepsi ülkeleri için büyük hayaller kuruyorlar ve hepsi ülkelerinin kaderini değiştirmek için kararlı. Türkiye'de okumuş 6 bin Kırgız varmış ve Kırgızistan'da bir parti kurmayı düşünüyorlar. Onlarla dünya meselelerini tartıştık ve tecrübelerimizi paylaştık.
Atalar yurdu Kırgısiztan'ı her Türk'e tez vakitte görmeyi ve Tanrı dağlarının temiz havasını içine çekmeyi tavsiye ederim.