Dış politika tökezliyor mu?
Bu konuda endişe duyanlar emin olsunlar ki Türkiye büyük devletlere yakışan türden bir dış politika takip ediyor.
Çevremizde tarihsel olaylar oluyor.
Suriye'de yaşananlar bizi doğrudan etkileyecek niteliklere sahip.
Türkiye'nin Suriye politikasının yanlış olma, bu konuda hatalı siyasi karar ve tercihlerde bulunma lüksü yok.
Allah korusun, bu konudaki yanlış bir karar doğrudan bizi vurur.
İç siyasetimizi vurur, uluslararası ilişkilerimizi vurur.
Irak'taki yönetim krizi Türkiye'yi ilgilendiren ve etkileyen bir başka büyük sorun.
Türkiye kaçınılmaz bir biçimde Irak'taki Sünni halkın koruyucusu durumuna düştü.
Türkiye'nin kendi kendine tercih ettiği bir pozisyon değil bu.
Esasen her kesime eşit mesafede olmak şeklinde özetleyeceğimiz yeni dış politika anlayışına da aykırı.
Ama başta İran ve Irak'ın Şii yönetimi bir bakıma Türkiye'yi istem dışı pozisyonlara zorluyor.
İran meselesi ise başlı başına bir büyük küresel soruna dönüşmüş durumda.
Üstelik Türkiye'nin yaptığı bütün jestlere rağmen İran güvenilir bir çizgi takip etmiyor.
***
Evet, kabul ediyorum, Türkiye'nin komşularıyla ve adı geçen ülkelerle ilişkilerinde bazı sorunlar var gibi görünüyor.
Ancak burada çok tayin edici ve Türkiye'nin dış politika pozisyonlarını meşrulaştırıcı bir gerçek var:
O gerçek şudur:
Türkiye'nin yeni dış politikasının dayandığı temel ilke ahlakiliktir.
Türkiye insan hakları, adalet, barış kavramları üzerine bir ilişki siyaseti yürütmektedir.
İran, Rusya ve hatta Fransa gibi ülkeler ise dış politikalarını stratejik faktörler üzerine inşa etmekteler.
Stratejik faktörlere öncelik verdiğiniz andan itibaren her türlü hile ve oyunu da yapacaksınız demektir.
İşte bazı komşu ülkelerle aramızda sorun varmış gibi bir izlenimin doğmasının altında yatan bu temel tercihtir.
Tarihsel boyutta baktığımız zaman Türkiye doğru bir yerde durmakta, diğerleri ise milli itibarlarını her geçen gün kaybetmektedir.
Siyasetini ahlaki ve idealist ilkeler üzerine oturtan ülke kendine güvenen ve büyük siyaset takip eden bir ülkedir zaten.
***
O nedenle, sırf muhalefet olsun diye Türkiye'nin sürdürmekte olduğu etkili, belirleyici ve saygın dış politikayı eleştirip duranlara kimse kulak asmasın.
Herkes izlediğimiz ahlaki temelli politikanın ilerde bize hangi avantajları sağlayacağını, buradan devşirdiğimiz itibarla dünya barışına hangi ölçekte katkı sağlayabileceğimizi düşünmelidir.
Bizim ulusal çıkar paradigmamız bellidir.
Bunun adı "Yurtta barış dünyada barış"tır.
Bu felsefeye karşı olan her yönetim Türkiye'nin eleştirisine, gerekirse müdahalesine açık olacaktır.
Dünya ne eski dünyadır; Türkiye ne eski Türkiye!..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.