Kocadon olayı demokrasiye hakarettir!

Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon benim yakından tanıdığım bir insan değil.
Ancak Bodrum gibi CHP'nin kalesi olan bir yerden DP'nin adayı olarak seçilmeyi başarmış birisi.
Bu başarının altında yatan en önemli dinamik, belli ki siyasetten ziyade, mensup olduğu ailenin bölgedeki itibarı ve bizatihi kendisine duyulan sempatidir.
Belediye başkanı Mehmet Kocadon'un ailesi Bodrum'un en varlıklı ailelerinden.
Şimdi bu kadar genç ve başarılı bir yerel yönetici "kafelerden rüşvet almak" gibi incitici iddialarla tutuklu.
Bodrum gibi popüler bir turizm bölgesinin belediye başkanının apar topar tutuklanması zaten çok can sıkıcı, bir de polisin belediye başkanına yaptığı muamele var ki, asıl onun üzerinde durmak gerekir.
Gazetelerin yazdığı doğruysa, Mehmet Kocadon'ın makamına gelen polis, hemen kelepçeyi takmış ve o şekilde yol boyunca yürütmüş.
Buna inanamıyorum ama şayet böyle bir şey olduysa, bunu yapan polise, onun amirine, emniyet müdürüne yazıklar olsun.
İnsan biraz utanır, hiç olmazsa o başkanı seçen Bodrumlulardan utanır.
Bu seçilmiş bir insan.
Televizyonlarda anlatmaktan, gazetelerde yazmaktan bıktım usandım; seçilmiş statüler demokraside en üste yer alırlar.
Onlara belirli bir özenin gösterilmesi gerekir.
Yargı da dahil, bütün kurumlar meşruiyetlerini halktan alırlar.
Bu temel rejim gerçeğini kurumlar anlamamakta direniyor.
Şu hale bakın, binlerce insanın seçtiği bir belediye başkanının makamına geliyorsun, kelepçeyi takıyorsun ve adamı sokakta yürütüyorsun.
Yani itibarsızlaştırıyorsun.
Bunun adı da demokrasi oluyor!..
OPERAYA MESCİT
Opera ve bale salonlarına mescit yapılacak haberi siperde bekleyen pek çok çevreyi birden harekete geçirdi.
Dinle diyanetle sorunu olan bu çevreler, Şehircilik ve Çevre Bakanlığı'nın bir genelgesinde yer alan ifadeleri hemen eğip bükmeye başladılar.
Sanki opera binasına hakikaten mescit yapılacakmış gibi haberleri boca ettiler milletin üstüne.
Oysa hiç böyle bir şey yok. İfade özürlü bir bürokratın yazdığı bir paragraftan çıkartılmış bir haber bu.
O nedenle istismara hiç gerek yok, Sultan Ahmet Camii'nin bir bölümüne bale salonu yapılması ne kadar gereksiz bir şeyse, bale salonuna mescit yapılması da o kadar gereksiz.
DEMEK Kİ OLUYORMUŞ!..
CHP uzun yıllardır ilk kez dün gündemi belirledi.
Kürt sorununun çözümüne dair Başbakan Erdoğan'la görüşmesi bütün gün Ankara'yı meşgul etti.
Yapılan açıklamalardan görüşmenin umut verici bir havada geçtiği anlaşılıyor.
Kılıçdaroğlu çok usta bir hamle yapmış görüşmede: Başbakan'a "Gel, Uludere'ye birlikte gidelim" demiş.
Bu teklife Başbakan biraz ihtiyatlı yaklaşmış.
Kılıçdaroğlu'nun bu hamlesine Başbakan Erdoğan da usta işi bir hamleyle karşılık vermiş dün.
"Bize söylediklerinizi diğer partilere de kabul ettirin gelin, birlikte bu önerileri gerçekleştirelim. İkna edemezseniz gelin birlikte çalışalım."
Başbakan böyle söylemiş.
İki usta işi hamle...
Güzel, umut verici gelişmeler bunlar.
Özellikle CHP açısından...