Fethullah Gülen gelmeli
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Fethullah Gülen'e yaptığı "Vatana dön" çağrısı Gülen tarafından kabul edilmedi.
"Şu an da dönemem, bu bir takım gelişmelere ve kurumlara zarar verir" dedi.
Doğrusu ben Fethullah Gülen Hocaefendi'nin Başbakan'ın bu çağrısına olumlu cevap vermesini bekliyordum.
Zira, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin devlet büyüklerinin bu tür arzularına önem verdiğini, bu jestleri karşılıksız bırakmayacağını düşünüyordum.
Ama bu tavrından anlıyorum ki Hocaefendi yakın geçmişte yaşanan bazı hadiselerden dolayı oldukça incinmiş.
Bence bu davete verdiği tepkinin altında bu burukluk yatıyor.
Yoksa ben Fethullah Gülen Hocaefendi'nin gelmeme gerekçelerinin hiçbirini yeterince ikna edici düzeyde güçlü bulmadım.
Ve yine ben inanıyorum ki Hocaefendi'nin buraya gelmesi değil, ABD'de olması hem cemaate zarar veriyor hem de yıllardır yapılan spekülasyonlara inandırıcılık kazandırıyor.
"Hocaefendi ABD'de rehin mi?" diye soran pek çok iyi niyet sahibi insan var bu ülkede.
Hocaefendi'nin bu açıklaması, Başbakanlık düzeyinde yapılmış bu davete, ki aynı davetin Cumhurbaşkanlığı düzeyinde de yapıldığı kendi ifadesinden anlaşılıyor, verilecek türden bir cevap değil.
Bu, Hocaefendi'nin o bilinen dikkat ve nezaketine pek uymadığına göre daha açık ve anlaşılabilir bir biçimde bu karar izah edilmelidir.
Başkasını bilmem, ben üzüldüm!
Anayasa Mahkemesi kararına tepkiler
Beni hep rahatsız eden bir medya tablosu Anayasa Mahkemesi'nin 7+5 kararı vesilesiyle bir kez daha ortaya çıktı.
Bu kararı merkez medyada bir tek gazeteci doğru bir biçimde analiz edemedi.
Kimse karardan bir şey anlamamış görünüyor.
Aslında siyasette de jeton geç düştü.
Bir tek Ak Partili Bekir Bozdağ, o da yarım yamalak, Anayasa Mahkemesi'nin 7 yıl kararının doğru, ikinci kez seçilmesine izin veren kararının ise yanlış olduğunu dile getirdi.
Velhasıl bu çok önemli karar koca ülkede bir tek kişi tarafından bile doğru düzgün analiz edilebilmiş değil.
Bu da beni çok şaşırtıyor doğrusu.
Bir kere kararın, siyasetin kendi geleceğini tasarlama hakkına bir müdahale olduğu hiç görülmedi bile.
Başbakan Erdoğan'a mahkemece verilen mesaj görmezden gelindi.
Bu kararın kokusu önümüzdeki günlerde çıkacak nasıl olsa, o vakit bizim düşünce tembeli yorumcularımız belki uyanırlar.
"Şu an da dönemem, bu bir takım gelişmelere ve kurumlara zarar verir" dedi.
Doğrusu ben Fethullah Gülen Hocaefendi'nin Başbakan'ın bu çağrısına olumlu cevap vermesini bekliyordum.
Zira, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin devlet büyüklerinin bu tür arzularına önem verdiğini, bu jestleri karşılıksız bırakmayacağını düşünüyordum.
Ama bu tavrından anlıyorum ki Hocaefendi yakın geçmişte yaşanan bazı hadiselerden dolayı oldukça incinmiş.
Bence bu davete verdiği tepkinin altında bu burukluk yatıyor.
Yoksa ben Fethullah Gülen Hocaefendi'nin gelmeme gerekçelerinin hiçbirini yeterince ikna edici düzeyde güçlü bulmadım.
Ve yine ben inanıyorum ki Hocaefendi'nin buraya gelmesi değil, ABD'de olması hem cemaate zarar veriyor hem de yıllardır yapılan spekülasyonlara inandırıcılık kazandırıyor.
"Hocaefendi ABD'de rehin mi?" diye soran pek çok iyi niyet sahibi insan var bu ülkede.
Hocaefendi'nin bu açıklaması, Başbakanlık düzeyinde yapılmış bu davete, ki aynı davetin Cumhurbaşkanlığı düzeyinde de yapıldığı kendi ifadesinden anlaşılıyor, verilecek türden bir cevap değil.
Bu, Hocaefendi'nin o bilinen dikkat ve nezaketine pek uymadığına göre daha açık ve anlaşılabilir bir biçimde bu karar izah edilmelidir.
Başkasını bilmem, ben üzüldüm!
Anayasa Mahkemesi kararına tepkiler
Beni hep rahatsız eden bir medya tablosu Anayasa Mahkemesi'nin 7+5 kararı vesilesiyle bir kez daha ortaya çıktı.
Bu kararı merkez medyada bir tek gazeteci doğru bir biçimde analiz edemedi.
Kimse karardan bir şey anlamamış görünüyor.
Aslında siyasette de jeton geç düştü.
Bir tek Ak Partili Bekir Bozdağ, o da yarım yamalak, Anayasa Mahkemesi'nin 7 yıl kararının doğru, ikinci kez seçilmesine izin veren kararının ise yanlış olduğunu dile getirdi.
Velhasıl bu çok önemli karar koca ülkede bir tek kişi tarafından bile doğru düzgün analiz edilebilmiş değil.
Bu da beni çok şaşırtıyor doğrusu.
Bir kere kararın, siyasetin kendi geleceğini tasarlama hakkına bir müdahale olduğu hiç görülmedi bile.
Başbakan Erdoğan'a mahkemece verilen mesaj görmezden gelindi.
Bu kararın kokusu önümüzdeki günlerde çıkacak nasıl olsa, o vakit bizim düşünce tembeli yorumcularımız belki uyanırlar.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.