• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

Norveçliler balık yer, biz ekmek... Balık tutmayı ne zaman öğreneceğiz?

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 22 Haziran 2012, 19:47
Bulunduğum herhangi bir ortamda Selçuk Yaşar ismi geçtiği vakit birçok insan gibi bende de derin bir saygı hissi uyanır.
Kendisini sadece resimlerinden ve gazete haberlerinden tanıyorum. Ama aslında çok iyi tanıyorum ve tanışıklığımız çok eski yıllara kadar gider.
Biraz sonra anlatacağım nasıl tanışık olduğumuzu.
Selçuk Yaşar, eskilerin tabiriyle" nev-i şahsına münhasır" bir isim, buna hiç şüphe yok; zira sadece önemli işler yapmış, ilklere imza atmış, orijinal fikirler geliştirmiş bir girişimci değil; irşat edici, muallim bir işadamıdır.
İyi bir kanaat önderi olduğu, yaşanmış uzun bir hayat tarafından tescil edilmiştir.
Başarılı bir işadamı olduğu çok bellidir.
Hayırseverliği, İzmir'in markalaşması için gösterdiği çabalar ortadadır.
Esasen İzmir'i İstanbul'dan üstün kılan mukayeseli üstünlüklerden biridir Selçuk Yaşar.
Ben Selçuk Yaşar'ı Amerikalı işadamı Rockefeller'e benzetirim.
Selçuk Yaşar için bir yazı yazıyorsam eğer, onu övmeye mecbur hissediyorum kendimi. Çünkü üzerinde hakkı olanlardan biri olduğunu düşünüyorum.
***
O'nu nasıl yakından tanıdığımı ve neden üzerimizde hakkı olduğunu anlatayım:
Ankara'ya üniversite okumaya gelmiştim, dersler dışında ayrıca okumaya meraklı biriydim. Yolumun üzerinde TOBB binası vardı ve ben bir gün o bina içerisindeki kütüphaneyi keşfettim.
Kütüphanede çalışan güzel bir kızın varlığı da benim oranın müdavimi olmamı kolaylaştırmıştı.
İşte ilk orada tanıştım Selçuk Yaşar'la.
Küçük kitapçıklarını görüyordum kütüphanede; kolay okunan, bilgilendirici, çarpıcı rakamlara, mukayeselere yer veren kitapçıklar...
O kitapçıklarda en fazla ilgimi çeken husus şuydu: devletin ve o günkü iş dünyasının çok önünde giden bir işadamı keşfettiklerini toplumla paylaşıyor, devlete yol gösteriyor ve ülkesi için bir toplumsal sorumluluk yerine getiriyordu.
Daha sonraki yıllarda geldiğim görevlerde tutunabilmemde Selçuk Yaşar'ın kitaplarından kaptığım vizyonun payı vardır.
***
Bu bilge adam onlarca yıldır durmuyor.
Yine irşat ediyor, yine memleket hayrına işler yapmaya devam ediyor, yine uyarıyor, yine uyandırmaya çalışıyor.
İşte önümde onun mektubu ve ekinde kendisinin kaleme aldığı balıkçılık hakkında bir kitap:
"Norveç Kültür Balıkçılığına Neden Stratejik Önem Veriyor?"
Kitabın adı bu.
Uzunca bir süredir o çok sevdiğim Selçuk Yaşar yayınlarından okumuyordum, bir solukta okudum.
Yüzlerce kere yaptığı gibi yine uyarıyor ve imkanlarımızı nasıl heba ettiğimizi Norveç örneğinden hareketle ortaya koyuyor.
Bilmiyordum öğrendim, bizde kültür balıkçılığına kıyılardan 1100 metre uzakta izin veriliyormuş. Bu durum balıkçığın kalitesini ve verimini düşüren bir yanlış uygulama Selçuk Bey'e göre.
Norveç'in onca zenginliğine rağmen kıyılarını ve ünlü fiyortlarını kültür balıkçılığına açmış ve bu iş kolunu ulusal hedefleri arasına almış.
"Elinde dünyanın en büyük balıkçılık filosunu bulunduran; turizm, denizel balıkçılık ve petrol zengini Norveç'in 'sürdürülebilirlik' kavramından yola çıkarak geleceğini kültür balıkçılığına bağlamasından hayli etkilendim" diyor Selçuk Yaşar.
Yunanistan'ın bile bu konuda bizden çok önde olduğunu öğreniyoruz yazdıklarından.
Ve şöyle diyor: "İşin ilginç tarafı, 1980'lerin ortalarında Ildırı'daki çiftliğimden yavru balık alarak işe başlayan Yunanistan şu anda ülkemize rakip ve Norveç modelini benimsiyor."
Kitabı baştan sona okudum, balıkçılığı öğreten değil, Türkiye'nin zenginleşmesine kapı açan bir vizyon kitabı bu.
Norveç modelinin ne olduğunu, sektörün orada nasıl örgütlendiğini, hukuk ve teşkilat altyapısının nasıl oluşturulduğunu ve tabi bütün bunların yanında "üretimin çevresel tolerans sınırları dahilinde kalmasını sağlamak" gibi temel felsefelerinden vazgeçmediklerini bu kitaptan öğreniyoruz.
İlgililer inşallah bu kitabın içindeki büyük vizyonu ıskalamaz.
Teşekkürler Selçuk Bey, bir kere daha...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.