CHP'nin 34. Kurultayı kimseyi mutlu etmedi.
Aslında bu kurultay öncesi ve sonrasında yapılan değerlendirmeler bize bir gerçeği gösterdi:
Türkiye'de toplumun kendisi de, siyasetin elitleri de güçlü ve değişime karar vermiş, bu konuda ikna edici bir CHP arzuluyor.
Bu arzu bana, gereklerini yerine getirmesi halinde, hiç kimsenin tahmin edemeyeceği ölçüde halktan destek alabileceğini gösteriyor.
Yani kendisini gerçekten ve samimi olarak değişime açmış bir CHP, Türkiye'nin sorunlarına ideolojik paradikmasından sıyrılarak bakan bir CHP, yüzde 40'ın üzerinde oy alabilir.
Bu rakam bir iktidar iddiasını ifade eder.
***
Peki, geçtiğimiz Salı günü yaptığı kurultaydan birazcık iktidar umudu veren bir CHP çıkabildi mi?
Hayır, böyle bir umudun çıktığına dair en ufak bir iz yok.
Yanlış anlaşılmak istemem, 34. CHP Kurultayı ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun çabaları kendi tabanında önemli ölçüde kabul gördü ve kendi siyasal varlığı adına taraftarlarına bir umut üretti.
Ancak biz bir iç umuttan söz etmiyoruz; dışarıya karşı ve toplumun genelini CHP'ye angaje edecek bir umuttan söz ediyoruz.
Mesela o kongre salonuna gelenler "tamam, işte şimdi iktidara geliriz" diyerek mi ayrıldılar o salondan?
Veya CHP'yi her halükarda destekleyen bazı köşe yazarları "CHP bu sefer işi çözdü" diyebildiler mi?
Bunların hiçbiri olmadı; sadece Kemal Kılıçdaroğlu iyi bir mühendislikle kendisinin bundan sonraki iç iktidarı için güç devşirdi; tabii biraz da tabanına dediğim türden iç umut dağıttı.
***
Kemal Kılıçdaroğlu ne yapmalıydı ki bizler onu umut olarak görebileydik?
Bu sorunun cevabı var: İngiliz İşçi Partisi'nin yaptığını yapacaktı; yani parametreleri değil, paradikmayı değiştirecekti.
Bir kere şu Kemalizm'in elinden koparıp almalıydı CHP'yi.
Demokrasi ve değişim vurgusunu öyle laf düzeyinde değil, somut bir program ve projeler üzerinden yapmalıydı.
Hem "tam bağımsızlık" deyip hem de " Avrupa Demokratik Özerlik Şartı"nı kabul ettiğiniz zaman kim inanır sizin değişim lafınıza?
Sonra, kendi geçmişiyle yapıcı ve Türkiye'ye tecrübe kandırıcı bir şekilde hesaplaşamayan bir CHP kendisinden uzaklaşmış kitlelerin güvenini nasıl yeniden kazanır?
Bunlar bir tarafa, şu kongreden çıkan yeni parti meclisindeki isimlerin çok azı demokrasi ve değişim kavramlarına yakın duran isimler.
Peki, nasıl olacak değişim CHP'de?
Gerçi haklarını yemeyelim, yeni parti meclisindeki isimler arasında yer alan Gürsel Tekin'in, Fikri Sağlar'ın, Bülent Kuşoğlu'nun, Aytun Çırağ'ın değerini yadsımıyorum; bu isimler demokrasi ve değişimin iktidara giden yoldaki önemini bilirler.
Doğrusu onların siyasi birikimine ve tecrübesine de güvenmiyor değilim.
Ama unutulmasın ki bu CHP aynı zamanda İlhan Cihaner gibi çok olumsuz çağrışımları olan birini liste delerek yönetime soktu.
Kısacası CHP'de umut için az, umutsuzluk için ise hala bir dolu sebep var.