Diyanet İşleri Başkanımız ne güzel söyledi: "Herkes bir birine selam versin."
Bakıyorum çevreme, birçok insan bu çağrıya yeterince kulak kabartmıyor.
Aslında bunun anlaşılabilir bir sebebi var: Bu ülkenin geçmişinde yer alan uygulamalar insanları selam alıp vermekten korkuttu.
Şimdiki nesil için tuhaf gelebilir ama bu topraklarda uzun yıllar boyunca geleneksel selam bir gericilik şifresi olarak kabul edildi.
Müslüman bir toplumda insanlar rahatça "selamünaleyküm" diyemediler.
Oysa Müslüman selamının özü barıştır.
Burada elbette önemli olan geleneksel selam değildir, önemli olan selamdır.
"Merhaba" demek de "günaydın" demek de makbul selamdır.
Ancak insanlarımız bu çeşit selamları da birbirine çok görüyor.
Sabahın köründe aynı mahalleden iki insan karşılaşıyor da, biri diğerine, bırakın "selamünaleyküm"ü, "günaydın" diyemiyor.
Bu toplum tarihte böyle değildi. Bizim kültürümüzde selam serenat yapılan bir gelenekti.
"Sabahı şerifleriniz hayrolsun" derdi eskiler.
Ya şimdi?
Şimdi insanın birbirine yabancılaştığı bir devirde yaşıyoruz.
***
Aslında selamlaşmayı unutmuş bir toplum olduğumuzu anlatmaya çalışıyorum.
Geçmişte öyle devirler yaşanmış ki insanlarımızın geleneksel selamlaşması irtica alameti olarak görülmüş.
Selam vermekten selam almaktan korkmuş insanlar.
Bu kabalığımızın sebebi ne bizim kültürümüz ne de insanlarımız.
Kendi toplumunun kültürüne savaş açan bir devlet işte bu tabloyu ortaya çıkarmıştır.
Diyanet İşleri Başkanı, Ramazan ayının üzerimize bir tül perde gibi gerilen ruhaniyetini de dikkate alarak "selamlaşın" diyor.
Toplumsal gerilimlerin kaynağının sevgisizlik ve diyalogsuzluk olduğuna inanıyor Hoca.
Ve bir selamın koca bir diyalog kapısı araladığını biliyor.
***
Bu bize basit gelen tavsiye büyük siyasetlerin ve büyük organizasyonların yapamadığını yapabilir.
Kendi gündelik hayatımızdan biliyoruz, birinin bize verdiği herhangi bir selam kafamızda o kişiye dair pozitif bir imaj oluşturuyor.
Buradan toplumsal omurgamız daha da güçlenerek çıkarız.
Hele ki şimdi Ramazan... On bir ayın sultanı bir mübarek zaman dilimi.
Şefkat, merhamet, sevgi hislerinin dorukta olduğu bir arınma ayı.
Bugünler nefsimizi terbiye ettiğimiz, ağırlıklardan kurtulduğumuz günler.
Her değerli şey gibi yaşaması da, taşıması da, değerlendirmesi de zordur bu mübarek ayın.
Ama hakkıyla yaşanırsa daha olgunlaşmış, daha da kemale ermiş bir insanlıktır bize hediyesi.
O nedenle mübarek Ramazan ayı herkese hayırlar ve uğurlar getirsin.
Hayatımızdan "selam" eksik olmasın!