Başbakan kuvvetler birliği mi istiyor?
Nitekim birkaç gündür yapılan tartışmaları neşe içinde izliyorum. Başta liberal geçinen arkadaşlar olmak üzere, diğer bütün muhalefet cephesi, mal bulmuş mağribi gibi o cümlenin üzerine atıldılar, o cümlenin içinden korkunç "tek adamlık"lar, diktatörlükler çıkardılar. Aslında içimden bu arkadaşları tebrik etmek geliyor, kendilerini bu denli zeki sandıkları ve toplumu da bu kadar geri zekalı sandıkları için.
***
Sabah Gazetesi yazarı Yavuz Donat'a her zaman büyük saygı hisleri beslemişimdir. Yarım asırdır hep zirvelerde gazetecilik yapmıştır ve hala hepimize örnek olacak şekilde gazetecilik yapmaktadır.
Daha birkaç gün önce Yavuz Donat'ı bir "marka" olarak ödüllendirenler boşuna vermediler o ödülü.
Şu koca ülkede kuvvetler ayrılığı tartışmasına doğru düzgün bakan, gazeteci gibi bakan ve Başbakan Erdoğan'ın o sözünü doğru değerlendiren bir o vardı. Sabah'daki dünkü köşesinde verdiği örneklerle Başbakan'ın neyi kastettiğini ortaya koydu. Bu konuda kafasında şüpheleri olan ve bundan dolayı da korkanlar varsa, lütfen Yavuz Donat'ın 21 Aralık 2012 tarihli yazısına bir bakıversinler.
***
Denetim ve müşavirlik yapması gereken yargının hükümete siyasi ortak olma çabasıdır eleştirilen. |
Bakınız, 2577 Sayılı İdari Yargı Usulü Kanunu'nun 2. Maddesinin 2. Fıkrası ne diyor:
"İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler, yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler."
Bu açık kanun hükmüne rağmen bizim yargımız ne yapıyor? Kendisini yürütmenin yerine koyarak, yürütmenin yetki ve sorumluluğunda olan işlerle ilgili olarak "yerindelik" kararları veriyor. O zaman ne oluyor? İşler yürümüyor, hükümetler halka verdikleri sözleri yerine getiremiyorlar. Yani davul hükümetin sırtında tokmak mahkemelerde oluyor sizin anlayacağınız.
Bu durum bir demokrasi için en tehlikeli haldir.
Başbakan'ın bahsettiği de tam olarak budur.
Yani denetim ve müşavirlik yapması gereken yargının hükümete siyasi ortak olma çabasıdır eleştirilen.
Bunu anlamak için çok zeki olmaya gerek var mı acaba?
Diğer bir ifadeyle, kuvvetler ayrılığı düzenine karşı olan bir adam, gücü kesin çizgilerle yargıyla paylaşmak zorunda kalacağı başkanlık sistemini niye istesin?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.