Hüseyin Kocabıyık

Kötü istihbaratçılık, bayat habercilik

Önce size hikayeyi anlatayım: 3 Kasım 1996 akşamı Refah Yol Hükümeti büyük bir zafer kazanmıştı. O gün yapılan kısmi yerel seçimlerde hem Refah Partisi hem de Doğru Yol oylarını arttırmıştı. "RP ile koalisyon kurdu" diye yerden yere vurulan Çiller ve partisi o seçimlerde yüzde 26 oy almıştı, rakibi Anavatan ise sadece yüzde 5.
O akşam Tansu Hanım'ın mutluluğunu burada tasvir etmem mümkün değil. Aylardır üzerinde kurulan baskıdan bunalmış olan Tansu Hanım birden rahatlamıştı. Fakat kader kendi senaryosunu farklı yazacaktı ve Tansu Hanım'ın mutluluğu bir gün bile sürmeyecekti. Susurluk ilçesinin yakınında yaşanan bir kaza Türk siyasetini alt üst etmeye yetecekti. 4 Kasım günü Türkiye'nin gündemi Susurluk kazasıyla yeniden şekillenmişti. Refah Yol karşıtlarının eline bir fırsat geçmişti, Mesut Yılmaz konu üzerinden her türlü belden aşağı vuruşu yapıyordu.
Hükümet şaşkın bir vaziyette üzerine gelen felaketi izliyordu.
İste tam o günlerde Hükümet ortağı Olan Tansu Çiller, MİT Müsteşarı Sönmez Köksal'ı yanına çağırır ve ona sert bir talimat verir. Verdiği talimat kelime kelimesine şöyledir: "Git ve bana iki gün içinde bu Susurluk'un ne olduğunu anlatan bir rapor getir, aksi taktirde istifa et."
Birkaç gün sonra rapor gelir. Rapor iki bin yıllık devlet tarihinin yüz karası bir rapordur, MİT Teşkilatı'nın ne kadar gayri ciddi çalıştığını da gözler önüne sermesi bakımından eşsiz bir numunedir. MİT müsteşarının getirdiği rapor Aydınlık adlı Maocu dergide çıkan ve mesela benim de CIA ajanı olarak kodlandığım karalama metinlerden başka bir şey değildi.
Rapor, içindekilerin gazete haberlerinden derlendiğini söylüyordu ama Aydınlık dergisinde çıkan deli saçması tezviratı alıp aynen koymuştu. Buna göre, Çillerin 700 kişilik bir Özel ordusu varmış ve bunlar devleti ele geçiriyorlarmış filan.
Hükümet o kadar
ağır bir baskıya
maruz kaldı ki bu
ciddiyetsizliğin
hesabını bile
soramamıştı.
O günlerde hükümet o kadar ağır bir baskıya maruz kalmıştı ki bu devlet ve istihbarat ciddiyetsizliğinin veya tezgahının hesabını bile soramamıştı ilgililerden...
Milliyet'in haberciliği
Geçtiğimiz Pazartesi günü Milliyet Gazetesi yukarıda nasıl ortaya çıktığını herkesin bildiği o sözüm ona raporu manşetinden büyük bir gazetecilik başarısı gibi verdi.
Aynı bayat mı bayat haberi ertesi gün ve daha sonraki gün de tekrarlamasın mı, gülmekle üzülmek arasında gittim geldim. Üzüntüm gazeteciliğin düştüğü habercilik sefaleti değildi sadece; benim çok beğendiğim Derya Sazak gibi dürüst bir gazetecinin Milliyet'te iyi şeyler yapmaya çalışırken düşmüş veya düşürülmüş oldugu durumdu aynı zamanda.
Devenin kendini tarif edişinden farksızdı haber. Haberin veriliş biçimi yanlıştı, haber, rapor diye sunulan saçmalıkların içindeki çelişkileri bile görmemişti. Mesela MİT raporu olarak sunulan şeyin içinde "Çiller Özel Örgütü"nün bir elemanı olarak MİT'in o zamanki ikinci adamı da yer alıyordu.
Ölüm emri Çiller tarafından verildiği söylenen Behçet Cantürk aynı örgüt şemasında uyuşturucu sorumlusu olarak gösteriliyordu mesela...
Ayrıca bayat mı bayat bir haberdi bu. Aynı rapor ilk olarak 1995'li yıllarda Aydınlık Dergisi'nde yayınlanmıştı. Daha sonra hemen Susurluk kazasından sonra, 1996 yılında Doğu Perinçek imzasıyla ve "Çiller Özel Örgütü" ismiyle daha sonra beş baskı yapacak biçimde kitap olarak yayınlanmıştı. Daha önemlisi, Susurluk kazasından hemen sonra TBMM'nde kurulan Susurluk Araştırma Komisyonu'na da bu rapor sunulmuştu. Ankara'da gazetecilik yapan herkes bunu çok iyi bilir. Üzerinde "çok gizli" yazan bu deli saçması dosyanın en az 20 kopyasını ben bizzat gazeteci arkadaşlarıma dağıtmıştım zamanında. Derya Bey'e biraz ağır bir darbe olacak ama, esasen Milliyet Gazetesi'nin arşivinde de bu rapor 1996'dan bu tarafa yer alıyor.
Sonuç olarak bir kötü istihbaratçılıktan bir bayat haber gazeteciliği nasıl çıktı onu anlatmaya çalıştım.
Not: A Haber'deki değerlendirmemden sonra Emekli MİT Kontr Terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür beni aradı ve konuya dair bazı açıklamalarda bulundu. Mehmet Eymür, raporun altında imzası olan Müsteşar Köksal Bey'le konuştuğunu ve kendisinin yanıltıldığı için çok üzgün olduğunu söyledi. Diğer yandan, bu raporu hazırlayan ve Aydınlık dergisine sızdıran kişinin Miktad Alpay adlı MİT çalışanının olduğunu söyleyerek bu konuda "tanıklık" yapabileceğini belirtti. H.K.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.