Eve dönüş ve kadınlar
***
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutladığımız günlerin hemen akabinde terörün tasfiyesi sürecine böylesine etkin bir kadın inisiyatifinin dahil olması nereden bakarsak bakalım umutlarımızı artırmıştır. Ayrıca kabul edelim ki Abdullah Öcalan'ın kamu görevlilerinin özgürlüklerini kazanmasını sağlayan girişimi yeni başlayan barış sürecini olumlu etkilemiştir. Şimdi sıra Kürt analarındadır, en azından şehit anaları kadar devreye girmeliler ve PKK'ya baskı yapmalılar. Kimse unutmasın, Türkiye'de şehit anaları barış sürecini desteklediği için bu gelişmeler olabiliyor. Şayet şehit anaları ve PKK'ya evlatlarına kurban verenler bu sürece karşı gelselerdi, ne süreç başlardı ne de Başbakan Erdoğan bu işin içine girip risk almayı göze alırdı. Demek ki mesele ne devlette ne de Abdullah Öcalan'da bitiyor, mesele Türkiye'nin acılı annelerinin merhametli yüreklerinde ve barışı isteyen kadınların cesur inisiyatifiyle çözüme kavuşuyor.
***
Şimdi önümüzde önemli günler var, 21 Mart Nevruz kutlamalarının nasıl yaşanacağı önem taşıyor. Duyduğumuza göre bu kutlamalarda "Kürtlere statü, Öcalan'a özgürlük" sloganı kullanılacakmış. Bu haber umarız ki doğru değildir, zira böyle bir slogan ancak süreci provoke eder ve tabir caizse "Pazar karışır". O nedenle hükümet kamu görevlilerinin eve dönüşlerinde Habur benzeri bir rezaleti önlediği gibi bu sloganın gündemi zehirlemesine de mani olmalıdır.
Ve tabii 21 Mart'ta, söylendiği gibi, PKK'lı teröristler ülke sınırlarının dışına çıkacaklar mı? Yoksa Kandil'dekilerin söylediği gibi çekilme ve silah bırakma işini iki yıllık bir zamana yayıp pazarlık marjlarını mı artırmayı deneyecekler?
Bunların hepsi toplum tarafından dikkatle izlenecek.
Özellikle de çözümün temel dinamiği kadınlar ve anneler tarafından.
O nedenle herkes adımlarını ona göre atmalıdır!..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.