Yeni devlet felsefemiz
Türkiye'nin kadim devlet felsefesini yeniden keşfedişini ve bu felsefeyi zamanın ruhuna uygun olarak nasıl geliştirdiğini yazacaktım. Ancak önüme Diyarbakır Dicle Üniversitesi'nde öğrencilere seslenen Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu'nun konuşma metni geldi. Müthiş bir perspektif, müthiş bir vizyon, müthiş bir derinlik... Hemşerim ve İzmir'de yaşayan birçok Taşkentli'nin hemşerisi Ahmet Davutoğlu'nun o konuşmasından bazı bölümleri köşemden okuyucularıma aktarmak istiyorum.
Diğer yandan, geçen hafta Diyarbakır'ı ziyaret eden İzmir Milletvekili Rıfat Sait'in 'Diyarbakır bizim' sözleriyle Ahmet Davutoğlu'nun söyledikleri arasında gördüğüm duygu birliği bana çok ilginç geldi.
Ne diyor Ahmet Davutoğlu Diyarbakır'da? İşte size bir vizyon resitali...
DAR KALIPLARA HAYIR
"Gönülden gönle konuşanlar için tercümana gerek yok. Kaybettiğimiz her şeyi yeniden kazanabiliriz ama aşkımızı kaybetmeyelim.
Diline, dinine ve rengine bakmadan herkes bu milletin parçasıdır ve öyle kalacaktır.
Bizi hep dar kalıplar içinde daraltmaya çalıştılar."
3 AYAKLI RESTORASYON
"Üç ayaklı bir restorasyona ihtiyaç var. Birincisi, insanın içinde yaşadığı restorasyon olmalıdır.
Zihinlerin değişmesidir. Aşkın ve muhabbetin egemen kılınmasıdır.
İnsanoğlunun yaptığı siyasetin bir anlamı varsa, insan onurunu korumaktır. Bunu yapmayan hiçbir iktidar başta kalamaz."
YENİ BİR KÜLTÜR
"Şimdi yapmamız gereken, insanoğlunun yaptığı her şeye saygı duyan bir kültür oluşturmaktır. İnsan onurunu hak eden yeni bir kültür inşa etmeliyiz. İkincisi, kimliğimiz konusunda hiçbir tereddüde yer bırakmadan ortak zeminde buluşmalıyız. Tarihi parçalamaya kalkarsanız her şeyi yıkarsınız. Kim ne derse desin nerede bir tarihtaşımız varsa o bizim dış politikamızı oluşturur. Bizim restorasyonumuz diğer ülkelerde domino etkisi yapıyor."
GÜVENLİK, ÖZGÜRLÜK...
"Ortak tarihtaşlık paydası öyle bir çınar oluşturacak ki hepimiz o çınarın gölgesinde olacağız. O ulu çınar altında buluşacağız.
Demokrasi, özgürlüklerle güvenlik arasında denge bulmaktır. Bir devlet şefkatli olup kudreti olmazsa o devlet acizleşir. Ama Kudreti olan şefkati olmayan devlet ise zalimleşir. Devletimiz kudretli ve şefkatli olacak.
BÖYLE BAŞBAKAN VAR!
"10 yıl önce başkalarından yardım dilenenler şefkat sahibi olsalar bile hep tahkir edilirlerdi. Ama bugün hamdolsun bir bakanlar kurulu toplantısında Sayın Başbakanımız Maliye Bakanı'mıza dönüp şunları söylüyor ve bu kararlar alınabiliyor. 'Tunus'taki kardeşlerimizin demokrasi inşa döneminde yardıma ihtiyaçları var. Mısır'daki kardeşlerimizin yardıma ihtiyacı var. Tunus'a 500 milyon dolar. Mısır'a 2 milyar dolar kredi açalım. Bosna'dan koparılanların geri dönüşleri için yardıma ihtiyaçları var 100 milyon dolar kredi açalım.' Bingazi'de 2011 yılının ramazanı efsane olarak anlatılır. Eğer oradaki Müslümanlar iftar yapabilmişlerse Türkiye'nin gönderdiği 300 milyon dolarlık kredi ile yaptılar bunu. Çevresine bunu yapan devlet kendi halkına en üst standardı getirir."
PARİS NE Kİ?
"Diyarbakır için Güneydoğu'nun Paris'i diyorlar. Paris ne ki, Paris dünkü şehir. Bizim tarihimiz var. Diyarbakır varken Paris yoktu. İşlenmiş tek bir hat kaybolmamalı, Bu bizim mirasımız."
SINIRLAR ANLAMSIZ
"Sınırlarımıza saygı göstereceğiz ama aramızdaki hiçbir sınırın duvar olmasına izin vermeyeceğiz. Sınırları bu Ortadoğu'daki değişim rüzgı içinde kendi iradeleriyle iktidara gelen ve gelecek olan yönetimlerle birlikte anlamsızlaştıracağız. Tellebyat ile Akçakale arasında nasıl sınır yaşayabilir? Diyarbakır Musul'dan, Urfa Halep'ten koptuğunda hinterlandı yok olmaz mı? Edirne neden çıkmaz sokak gibi olsun da Saraybosna'ya kadar açılmasın? Biz onun için vizeleri kaldırıyoruz. Ben her mevkidaşımla oturduğumda ilk olarak vize kaldırma konusunu açıyorum. Vizeleri konuşuyoruz. Her yere vizesiz gitmeliyiz. Ne kadar seyahat edersek o kadar hareket alanı buluruz. Diyarbakırlı, İzmirli dünyanın her tarafına gitmeli."
ROMACI-OSMANLICI
"Avrupa'da sınırları kaldıranlara biz yeni Roma demiyoruz da biz bunu dedikçe bize Osmanlıcı diyorlar. Bunu Balkanlardaki ve Ortadoğu'daki bazı gruplarla bizi karşı karşıya getirmek ve kışkırtmak için yapıyorlar. Osmanlı, Selçuklu, Artuklu ve Selahaddin Eyyübi ile gurur duyarız. Ancak şunu da sorarız. Bütün Avrupa sınırları kaldırıp bütünleşirken 'yeni Romacı', 'imparatorlukçu' olmuyor da, niçin biz 100 sene önce bir arada yaşayan halklar tekrar bir araya gelsin derken suçlanarak 'yeni Osmanlıcı' ilan ediliyoruz? Ne derse desinler, bütün şehirlerimiz kendi hinterlantlarıyla buluşarak yükselecekler."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.