Vekil hakları
Geçtiğimiz hafta partilerin uzlaşmasiyla yapılan milletvekillerinin özlük haklarına dair bir düzenleme beraberinde getirdiği tartışmalarla gündeme damgasını vurdu. Medyanın yüklenmesiyle CHP ve MHP daha önce verdikleri İmzalarını geri çektiler.
Konuya ilişkin düşüncelerimi hemen söyleyeyim: Öncelikle CHP ve MHP'yi kınıyorum, imzalarını çektikleri için değil, milli irade kavramı konusunda sergiledikleri inançsızlık ve samimiyetsizlikten dolayı. AK Parti bu tasarıyı geri çekerse ona da yuh olsun.
Düşüncelerimi biraz açmak istiyorum:
Milletvekili dediğimiz insan milletin temsilcisidir. Bu ülkenin parasını harcayan, harcamaları denetleyen, vergi salan, savaş kararı alan kişidir. Bu makam bir itibar ve onur makamıdır. Devlet sırlarına vakıf olan bir şahsiyet olarak görevi bittiği zaman da hem kendisi hem de ailesi kimsenin istismarına bırakılmadan başı dik gezebilmelidir. Bu nedenle milletvekiline ve onun ailesine ne verilirse verilsin az bile. Milletvekilerini basit ayrıcalıklardan dolayı yerin dibine sokan gazetelerin hırsız patronları ve onların hazineden zengin olmuş hırsız yazarlarına kulak verip kimse bu ayrıcalıklara kızmasın. Unutulmasın ki milletvekili, yani milletin temsilcisi ne kadar güçlü ve güvende olursa millette o kadar güçlü ve güvende olur.
Ayrıca, bu işe kızanlara bir çift sözüm var: Bir şube müdürünün odasına giremezsiniz, ayaklarınız titrer. Bu ülkede gidip yakasına özgürce yapışabildiğin tek adam milletvekili. Doktor ihtiyacın olur ondan yardım istersin, kalacak yer istersin, yol parası istersin, kızına iş istersin, milletvekili devlet memurlarından farklı olarak köle gibi çalışır.
Musade edin de üç kuruşluk ayrıcalığı da oluversin.
Bu tartışma vesilesiyle bir şeyi daha gördük: Demokrasiden pek hazzetmeyen, geçmişte darbe destekçiliği ile maruf çevreler milletvekillerine verilen haklara pek fena bozuldular.
Neden acaba?
CHP'de türban çatlağı
TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda "Din, Vicdan ve İnanç Hürriyeti" başlıklı maddede kamuda türbana yol açan düzenlemeye CHP'li Rıza Türmen'in onay vermesi CHP'yi karıştırdı. Tabii en başta da CHP'nin sağdan gelmiş ultra ulusalcısı Süheyl Batum yaygarayı bastı. Rıza Türmen geçmiste bazı yaklaşımlarından dolayı benim eleştirdiğim bir hukukçu ve siyasetçidir. Ancak özü demokrat olduğu için eninde sonunda demokrasiden ve insan haklarından yana tavır alıyor. "Başörtülü kadınların kamuda calışma haklarına saygı duymazsak Alevilerin, Yezidilerin haklarını nasıl koruyacağız?" diyor Rıza Türmen. Bu demokrat tutumundan dolayı kendisini kutlarım.
Diğer taraftan CHP'lilerin bu tartışmayı, daha doğrusu ayrışmayı iyi izlemelerini tavsiye ederim.
Zira Süheyl Batum'a bakıp yarım asırdır niye iktidar olamadıklarını, Rıza Türmen'e bakıp nasıl iktidar olacaklarını görebilirler.
Kenan Işık vakası
Hepimizin sevdiği sanatçı Kenan Işık, Belçika'ya gidiyor. Hava alanında pis bir Belçikalı gavurun gereksiz sorularına muhatap oluyor. Kenan Işık bu davranışa tavır koyuyor. Bunun üzerine sanatçımızı 20 dakika bir odada bekletiyorlar. Olan bitenin tamamı bu kadar. Kenan Işık, "Türk ve Müslüman olduğum için bunu yaptılar" diyor. Muhtemelen doğru söylüyor. Ancak benim asıl üzerinde durmak istediğim husus şu:
Eskiden Kenan Işık'ın başına gelen her Türk'ün kaçınılmaz bir biçimde başına gelirdi. Ben eşiyle birlikte tam 45 dakika pasaport memuru tarafından sorgulanan bakan gördüm. Oysa şimdi bir pasaport memuruna ağzının payını verdi diye 20 dakika bekletilen bir sanatçımız için kıyameti koparıyoruz.
Bunlar gelişmişlik ve güç refleksleridir.
Bugünleri gördüğümüz için Allah'a şükrediyoruz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.