Eylem ve mantık
Hiç kimse ona, "Kızım, sen burada kendin gibi insanlarla, arkasında yüzde elli oy olan bir hükümete posta koyuyorsun ya, daha ne kadar demokrasi istiyorsun?" diye sormuyor.
Ne kadar ilginç, 1959'da Ankara'nın Kızılay meydanında da birisi merhum Başvekil Menderes'in yakasına yapışmış ve 'hürriyet istiyorum' diye bağırmıştı.
Rahmetli Menderes, Deniz Baykal olduğu söylenen kişiye "Evladım, bir başvekilin yakasına yapışıyorsun, bundan daha büyük hürriyet mi olur?" demişti.
Gezi Parkı'nın bir köşesinde mümin bir 'ağaçsever' olarak eylem yapan, banka reklamlarıyla kesesini doldurmuş dizi kahramanlarına hiç kimse sormuyor, o artistlerin kaç gramlık ahlaka sahip olduklarının ortaya çıkmasına fırsat tanınmıyordu:
Sorulmalıydı ve şöyle sorulmalıydı: Sen Alabora arkadaş, sen sakallı Kanuni Sultan Süleyman, Koç Üniversitesi için İstanbul ormanları yağmalanıp on binlerce ağaç kesilirken neredeydin?
Kadıköy Belediyesi tarafından daha geçenlerde ağaç katliamı yapılırken neden hiç sesin çıkmadı?
***
"Ben Tayyip Erdoğan'ın diktatörlüğüne karşı çıktığım için buradayım" sözleri dökülüyor orta yaşlı bir bayanın ameliyatlı düldül dudaklarından.
Ama aynı adil olmayan tablo burada da kendisini gösteriyor: Kimse sormuyor o düldül dudaklı kadına: İyi de ablacığım, Tayyip Erdoğan diktatör olsa sen ve senin gibiler günlerce ona böyle terbiyesizce hakaret edebilir miydi?
CHP'li protestocunun gırtlağından çıkan şu hırıltılı slogana bakın: Türkiye laiktir laik kalacak!
Kime söylüyor bunu? Tayyip Erdoğan'a...
Ama kimse bu zamanın dışında kalmış olan adama kızdığı politikacının Türkiye'de laiklik tabanını en fazla genişleten kişi olduğunu söyleyemiyor.
Toplumun diplerinde sistem dışı kalmış milyonlarca insanı merkeze taşıyan, onlara laik sistemin, onların inancının da güvencesi olduğunu öğreten Tayyip Erdoğan mı laikliğin düşmanı?
Mısır'da Tahrir meydanında tüm İslam dünyasına laiklik öneren bir siyaset ve devlet adamını iktidarının onuncu yılında hala laiklikle test edenler ayıp etmiyorlar mı?
***
Hak ve adalet için birisinin kırık bir portakal sandığının üzerine çıkıp gösteri yapan, vandalist tüm eylem çeşitlerini ülke sokaklarında sergileyen bu vahşi topluluğa seslenmesi ve sorması gerekiyor:
Bildiğiniz bütün ölçüleri getirin ve Türkiye'nin şu an da hangi konuda kötü bir durumda olduğunu söyleyin bize.
Yüreği yeten yapsın bunu.
Ekonomi, demokrasi, insan hakları, Kürt meselesi...
Ağaçlar mı?
Cumhuriyet tarihinde dikilmiş ağaçların toplamından daha çok ağaç dikti bu sövdüğün adamın hükümeti.
AK Parti'li Ankara Belediyesi kişi başına 2.5 metrekare olan yeşil alanı 17.5 metrekareye çıkarmış.
Son bir ayda tam 3 derecelendirme kuruluşu Türkiye'nin notunu yükseltti.
Sokağa çıkıp tencere tava halayı çeken kadına bilmem ki nasıl anlatmalı; üç bin dolarlık mutfağını on bin dolarlık mutfak haline getiren adamı protesto ediyorsun!
Alabora soyadlı banka reklamcısı sanatçı daha ilk gün şu yukarıdaki soruları anlamsız hale getirecek sözü söyledi aslında:
"Mesele ağaç meselesi değil.."
Şu yaşadığımız son bir haftanın hasar raporu henüz çıkmadı; bir çıksın bakalım.
O zaman hayatı bize zehir edenlere söylenecek sözler olacak!
Meselenin ne olduğu da açıklığa kavuşacak tabii!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.