Giriş Tarihi: 12 Haziran 2013, 19:38
Son günlerde Gezi Parkı eylemiyle ilgili kafamdaki soru işaretlerinin sayısı artıyor. Gün geçtikçe bu eylemin yaslandığı ahlaki duvar yıkılıyor. Mesela bu insanların Türkiye'de yaşanan çocuk gelin vakalarına veya öldürülen kadınlara karşı neden aynı duyarlılıkları göstermediği sorusu zihin çengelimize asılıyor.
Yeni Asır iki gündür manşetinden kesilmeyi bekleyen ormanlık alanları yayınlıyor. Çevreciler suskun. Neden acaba?
Gezi olayı başladığı gün bir sanatçı twiter mesajıyla aslında çok şeyi haber vermişti bize. Neydi o mesaj: "Bu sadece Gezi Parkı meselesi değil."
Evet, öyle olmadığı anlaşıldı.
Meğerse iş sokakta hükümet devirme işiymiş.
Geçmişte olduğu gibi.
***
Yıl 5 Mayıs 1960. Yer Kızılay.
Ankara'da bütün hükümet karşıtı güçler Kızılay'da toplanmaya çağrılıyor.
Bir de şifre var orta yerde: 555K; yani beşinci ayın beşinci günü saat beş'te Kızılay'da.
Gençler Kızılay'ı hınca hınç dolduruyor.
Masum bir talepleri var: Özgürlük istiyorlar.
O arada Kızılay'dan geçen Başbakan Menderes bu kalabalığın arasına giriyor ve "Ne istiyorsunuz gençler?" diye soruyor.
Bir genç Başbakan Menderes'in yakasına yapışıyor ve "Hürriyet istiyoruz!" diye bağırıyor.
O millete haysiyetini yeniden iade eden, milleti ışığa kavuşturan, yola kavuşturan, veremi sıtmayı yenen adam mızrak gibi bir söz söylüyor o hiddetli gence: "Evladım, bir başbakanın yakasına yapışıyorsun, bundan büyük hürriyet mi olur?"
O gencin Deniz Baykal olduğu söylendi yıllar boyunca.
Hatta sağcı politikacılar, Deniz Bey o gencin kendisi olmadığını defalarca söylemesine rağmen, bu olayı ona karşı kullandılar.
O kişinin Deniz Baykal olmadığını Aydın Menderes de doğrulamıştı.
Başbakan'ın yakasına yapışan kişi yıllar sonra Ankara Belediye Başkanı olacak olan CHP'li Vedat Dalokay'dı aslında.
Bunu bize söyleyen, o gün, o meydanda olan ve bu sahneye tanıklık eden şair Cemal Süreyya.
***
Aynı Cemal Süreyya 555K için, yani o günkü masum özgürlük talebi gösterileri için '555K' adlı bir övgü şiiri de yazmıştı.
O şiirden bir bölüm:
"Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yan yana geliyoruz ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz."
Çok ilginç benzerlikler var o iki tarih ve iki olay arasında. İkisi de 'masum gençler'in protestosu. İkisinde de özgürlük talebi var. 555K'da fısıltı gazetesi öğrencilerin kıyma yapıldığını yayıyordu, Gezi Parkı olayında ise twiter yoluyla tankların ezdiği insanlardan söz ediliyor.
1960'ta, 555K'dan tam 22 gün sonra tarihin en iğrenç darbesi yaşandı Türkiye'de.
Gezi protestoları üzerinden 16 gün geçti, bakalım ardından ne çıkacak!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.