Mısır'da olanlar dünyanın utancıdır!
Darbeciler yine saldırdılar kendi öz halklarına.
Yüzlerce ölü var, yüzlerce yaralı.
Korkunç bir bedel ödüyor Mısır halkı, kendi iradesini özgürce kullanmış olmasının bedelini.
Demokrasiyi benimsemiş olmanın bedelini...
Benim anlamadığım şey şu: Bir milletin içinden çıkmış ordusu kendi milletine nasıl böyle vahşice saldırabiliyor?
Gerçi bunda hayret edilecek ne var ki, bizim ordumuz 1960'da bu milletin çok sevdiği Menderes ve arkadaşlarını yine vahşice öldürmedi mi?
Aslında şöyle söyleyelim, iktidar mücadelesinin kendisi vahşi bir şey, sivili de askeri de insanlıktan çıkarabiliyor.
***
Aslında beni meselenin vahşet yönünden daha çok Mısır halkının ortaya koyduğu demokrasi direnci ilgilendiriyor. Mısır halkı öyle bir mücadele sürdürüyor ki tam olarak demokrasiyi kanıyla bedel ödeyerek kazanma mücadelesidir.
Ödediği bu ağır bedel ile de İslam coğrafyasında çok özgün bir demokrasi mücadelesidir bu.
Bunu başaran, diğer bir ifadeyle darbecileri, daha doğrusu kendi ordusunu yenen bir Mısır şüphesiz sadece İslam dünyasının değil bütün bir dünyanın en prestijli ülkesi ve halkı olacaktır.
***
İki husus daha var. Birincisi, Mısır'daki katliamın en büyük sorumlusu Sisi adlı canavar değil doğrudan doğruya Batı ve ABD'dir. Çünkü bu darbeyi açıktan desteklemişlerdir. Şimdi ortaya çıkan bu ikinci katliam furyasından sonra bakalım ne söyleyecekler? Aslında beim açımdan bundan sonra Batı dünyasının söyleyeceği şeylerin hiçbir önemi yok. Çünkü Batı dediğimiz varlık yozlaşmış ve çürümüş bir varlıktır. Biz Mısır darbesi olduğu günlerde Batılı entellektüellerin tavırlarında gördük bu yozlaşmanın izlerini.
İkincisi, Türkiye'nin Mısır ve Suriye konusundaki tavrının ne kadar isabetli ve ahlaki olduğu hususunun daha fazla belirginleşmiş olmasıdır.
Artık hiçbir Batılı bizim veya dünyanın bir başka ülkesinin önüne bundan sonra demokrasi kriterleri koyamaz, buna hakkı yok!
Demokrasi kartı belki de Türkiye'nin eline geçiyor.
Kimbilir, son günlerde ülkemizde demokrasimize kurulan, başta Gezi olayları olmak üzere, bir düzine tezgah bu kartın bizim elimize geçmesini engellemek içindir!
Yüzlerce ölü var, yüzlerce yaralı.
Korkunç bir bedel ödüyor Mısır halkı, kendi iradesini özgürce kullanmış olmasının bedelini.
Demokrasiyi benimsemiş olmanın bedelini...
Benim anlamadığım şey şu: Bir milletin içinden çıkmış ordusu kendi milletine nasıl böyle vahşice saldırabiliyor?
Gerçi bunda hayret edilecek ne var ki, bizim ordumuz 1960'da bu milletin çok sevdiği Menderes ve arkadaşlarını yine vahşice öldürmedi mi?
Aslında şöyle söyleyelim, iktidar mücadelesinin kendisi vahşi bir şey, sivili de askeri de insanlıktan çıkarabiliyor.
***
Aslında beni meselenin vahşet yönünden daha çok Mısır halkının ortaya koyduğu demokrasi direnci ilgilendiriyor. Mısır halkı öyle bir mücadele sürdürüyor ki tam olarak demokrasiyi kanıyla bedel ödeyerek kazanma mücadelesidir.
Ödediği bu ağır bedel ile de İslam coğrafyasında çok özgün bir demokrasi mücadelesidir bu.
Bunu başaran, diğer bir ifadeyle darbecileri, daha doğrusu kendi ordusunu yenen bir Mısır şüphesiz sadece İslam dünyasının değil bütün bir dünyanın en prestijli ülkesi ve halkı olacaktır.
***
İki husus daha var. Birincisi, Mısır'daki katliamın en büyük sorumlusu Sisi adlı canavar değil doğrudan doğruya Batı ve ABD'dir. Çünkü bu darbeyi açıktan desteklemişlerdir. Şimdi ortaya çıkan bu ikinci katliam furyasından sonra bakalım ne söyleyecekler? Aslında beim açımdan bundan sonra Batı dünyasının söyleyeceği şeylerin hiçbir önemi yok. Çünkü Batı dediğimiz varlık yozlaşmış ve çürümüş bir varlıktır. Biz Mısır darbesi olduğu günlerde Batılı entellektüellerin tavırlarında gördük bu yozlaşmanın izlerini.
İkincisi, Türkiye'nin Mısır ve Suriye konusundaki tavrının ne kadar isabetli ve ahlaki olduğu hususunun daha fazla belirginleşmiş olmasıdır.
Artık hiçbir Batılı bizim veya dünyanın bir başka ülkesinin önüne bundan sonra demokrasi kriterleri koyamaz, buna hakkı yok!
Demokrasi kartı belki de Türkiye'nin eline geçiyor.
Kimbilir, son günlerde ülkemizde demokrasimize kurulan, başta Gezi olayları olmak üzere, bir düzine tezgah bu kartın bizim elimize geçmesini engellemek içindir!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.