Mustafa Sarıgül'ün yanındayım
Darbe diyorum, çünkü 17 Aralık'ta yapılan eylemin doğrudan bir darbe olduğuna inanıyorum.
İki gün sonra, yani 25 Aralık'ta ikinci bir darbe girişimi yaşadı bu ülke.
Başbakan'ın ailesini töhmet altında bırakmayı göze alacak kadar küstah, iğrenç bir darbe girişimiydi bu.
Amaç açık seçik belliydi: Seçim arifesinde AK Parti'nin güven ayağını kırmak ve bir seçim yenilgisini kaçınılmaz kılmak.
Açıkça seçimlere müdahaleydi bunun adı.
Devlet ve hükümet bu girişimi püskürtmeseydi Balyoz ve Ergenekon türü uzun süreli bir davalar silsilesi daha başlayacak ve Türkiye önlenemez bir kaosun içine yuvarlanacaktı.
Bu durum karşısında biz ne yaptık?
Var gücümüzle karşı çıktık ve mücadele ettik.
***
2010 yılında CHP kongresine tam iki haftalık kısa bir süre vardı.
Deniz Baykal tek adaydı.
Sonra o olay oldu, Baykal kasetleri karanlık bir el tarafından piyasaya sürüldü.
O karanlık el belirlenemedi ama yaptığı şey açık seçik belliydi, CHP Kurultayı'na açıkça müdahale edilmiş ve Deniz Baykal siyaset dışına itilmişti.
Bu ahlaksız operasyon olurken biz ne yaptık?
Sustuk... Hatta Baykal'ı eleştirdik...
Oysa isyan etmeli ve Baykal'ın yanında durmalıydık.
Yanlış yaptık, hata ettik, herkes hata etti.
***
2011 seçimleri çoktan başlamıştı.
Tüm partilerin listelerini YSK'ya teslim edip meydanlara çıktığı günlerde Türkiye kaset operasyonuyla sarsıldı.
Bu sefer o karanlık el MHP'ye musallat olmuştu.
MHP yöneticilerinin neredeyse tamamının kasetleri yağmur gibi yağdı sanal aleme...
Bir el MHP'yi ve liderini tasfiye etmek istemiş ve adi bir komployu devreye sokmuştu.
Bu aşağılık işleri yapanları şimdi biliyoruz ama o gün ne yaptık?
Sustuk... Komplo kurbanı MHP'lilere istihzai bakışlarla baktık.
Onları yalnız bıraktık, hatta eleştirdik.
Allah'tan bizim göstermediğimiz basireti millet gösterdi ve MHP'ye destek verdi.
Daha doğrusu MHP'ye kurulan alçak komployu bozdu.
Barajın altındaki MHP artı beş puan aldı.
Millet doğru, biz hata yaptık, tezgaha düştük.
***
Şimdi yeni bir seçime gidiyoruz.
30 Mart mahalli seçimlerine giderken tuhaf şeyler oluyor.
Bir çete devlet imkanlarını kullanarak 17 ve 25 Aralık'ta darbe yapmaya kalktı.
Ne yazık ki muhalefet, Bahçeli ve Kılıçdaroğlu adeta bu darbeye destek sundular.
Biz bağırdık... Hükümet ayağa kalktı... Millet isyan etti.
Ve dün seçime bir kez daha müdahale ettiler.
TMSF, İstanbul Büyükşehir Adayı Mustafa Sarıgül'ün eski bir davadan dolayı mal varlığına el koydu.
Ben isyan ediyorum...
Bu nedir kardeşim?
Bunun 17 Aralık'tan ne farkı var?
Bu seçimi ifsat değil de nedir?
17 Aralık darbesine meşruluk gerekçesi arayanlara sorduğumuz soruyu bir kez daha soruyorum:
Niçin bir ay önce veya 2 ay sonra değil de şimdi?
Sekiz sene bekleyenler iki ay daha bekleyememiş mi?
Ayrıca bu eylemi yapanlar kimden yana?
Mustafa Sarıgül'e ilave bir güç takviyesi yapma amacı mı var bu işin arkasında?
Amacı ne olursa olsun, bu seçime müdahaledir...
Ve herkes bunu reddetmelidir!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.